Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
Köşe Yazarı
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
 

Zaman Su Gibi Akıp Gidiyor

İnsanlara, hayatlarında belirli bir zaman kredisi verilmiş. Hayat yolunda ilerleyen insan aynı zamanda bu kredisini de kullanmakta. Çoğumuzun farkında olmadığı zaman su gibi akıp gidiyor kredimiz tükeniyor. Hiç birimiz zaman kredimizin toplamını bilmiyoruz. Her gün zaman kredi hesabına 86.400 saniye aktarılıyor. Bizler bunu kullanıyoruz. Eğer bu 86.400 saniye değil de aynı miktarda para olsaydı bunu aynı şekilde mi değerlendirirdik?  Bu soruyu kendinize sormanızı ve kendiniz cevabını değerlendirmenizi istiyorum. Evet sevgili dostlar yapılan araştırmalara göre insan ortalama 78 yıl olan hayatının 28,3 yılını uyuyarak geçiriyor. 10,5 yıl çalışarak, 9 yıl TV izliyor veya sosyal medyada kullanıyor. (son yıllarda busüre oldukça arttı özellikle gençlerde) Yaşamı boyunca 4 yıl yemek yiyor, 3,5 yıl eğitim görüyor, 2,5 yıl alış veriş yapıyor. Diğer zorunlu kullanımları dışında kişiye sadece 9 yıl kendine ayırabileceği zaman kalıyormuş. Çok ilginç ve çarpıcı bir tespit değil mi? Gerçekten de zaman uçup gidiyor ve bu uçuşun pilotu sizsiniz, bizleriz. Zaman para değil ama paradan daha değerlidir. Zira zamanı para ile satın alamaz, geçen zamanı geri getiremezsiniz. Aynı zamanda ne kadar zamanımız olduğunu hiç birimiz bilmiyoruz. İnsan doğar, büyür ve ölür. Şairin dediği gibi “Kılavuzun gereği yok yolun sonu görünüyor.”   Çok uzun olmayan zamanın her anı çok iyi değerlendirilmesi, güzel ve faydalı yaşanması gerekiyor. ZAMANI YÖNETEN  DÜNYAYI YÖNETİR “Zamanın tık tık’ları… Güden; yaratıkları…” ne dışındayız zamanın, ne de büsbütün dışında… Akıp giden bu nehirde iki kere yıkanmamaktır. Zamanı yöneten; dünyayı yönetir. Ömrün doldurman gereken muazzam bir zaman boşluğu ise, ziyandasın. Yaşıyorsan yaşlanmıyorsun… Zamana bakışın seni evrende ayrıştıracaktır. Ramazan, zaman yönetimi için ilham dolu bir aydır. İmsak, zaten “zamanı bir yerde sonlandırmak” anlamındadır. İftar ise gün boyu tutulan orucun açıldığı zaman… Oruçlu olunan süre, yeme içme ve diğer şartların sürgit yerine getirildiği “yönetilmiş zaman” anlamındadır Hayatta her şeyi tadında bırakmak en doğrusu. Tadında bırakabilmek… Mesafe bırakabilmek. Aşırıya kaçmamak. Derine dalmamak. Hayat ile insanoğlu arasındaki denge kurulabilmesidir. Eğer insan hayatına ölçü olarak koymayı başarabilirse hayatını, bir yaprak hafifliğinde tatlı tatlı gönüllere hoş seda bırakarak tamamlayabilir yaşamını. Karınca misali. Bir gün yere bir damla bal düşmüş.. Küçük bir karınca gelmiş, balın tadına bakarak ve gitmiş. Bal hoşuna gitmiş. Bir zaman sonra tekrar gelerek, biraz daha yemiş... Gitmek istemişi ama bal lezzetli gelmişti... Bir türlü bırakamamış.. Kendini balın lezzetine kaptırarak bal damlasının içine girmiş. Ancak çıkmak isteyince buna güç yetirememiş. Debelendikçe daha da batarak balın içinde can vermiş. Hikmet ehli der ki: “Dünya büyük bir bal damlasıdır... Kim ondan yetecek kadarıyla yararlanırsa kurtulur. Kim de ona dalarsa, karınca misali battıkça batar ve helak olur...” Değerli dostlar, iyi insan olmak, iyi insan olarak bilinmek ve her şeyi tadında bırakmak hepimizin temel amacı olmalı. Kıskançlık, hırs ve gösteriş düşünlüğü bu amaca ulaşmanın en büyük engelidir. Kedimize, ailemizle, çevremize, topluma ve devletimize karşı olan ödevlerimizi eksiksiz yine getirerek iyi insan olarak ömrümüzü tamamlamak en doğrusudur. Bu tür insanların oluşturduğu toplumlar da dünyanın en iyi toplumlarıdır. Sözü Şeyh Galib bitirsin; “ Dün geçti, yarın gelir mi gelmez mi belli değil; saat bu saattir, an bu an…. Hepinize iyi haftalar…      
Ekleme Tarihi: 06 Nisan 2024 - Cumartesi
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre

Zaman Su Gibi Akıp Gidiyor

İnsanlara, hayatlarında belirli bir zaman kredisi verilmiş. Hayat yolunda ilerleyen insan aynı zamanda bu kredisini de kullanmakta. Çoğumuzun farkında olmadığı zaman su gibi akıp gidiyor kredimiz tükeniyor. Hiç birimiz zaman kredimizin toplamını bilmiyoruz. Her gün zaman kredi hesabına 86.400 saniye aktarılıyor. Bizler bunu kullanıyoruz. Eğer bu 86.400 saniye değil de aynı miktarda para olsaydı bunu aynı şekilde mi değerlendirirdik?  Bu soruyu kendinize sormanızı ve kendiniz cevabını değerlendirmenizi istiyorum.

Evet sevgili dostlar yapılan araştırmalara göre insan ortalama 78 yıl olan hayatının 28,3 yılını uyuyarak geçiriyor. 10,5 yıl çalışarak, 9 yıl TV izliyor veya sosyal medyada kullanıyor. (son yıllarda busüre oldukça arttı özellikle gençlerde) Yaşamı boyunca 4 yıl yemek yiyor, 3,5 yıl eğitim görüyor, 2,5 yıl alış veriş yapıyor. Diğer zorunlu kullanımları dışında kişiye sadece 9 yıl kendine ayırabileceği zaman kalıyormuş. Çok ilginç ve çarpıcı bir tespit değil mi?

Gerçekten de zaman uçup gidiyor ve bu uçuşun pilotu sizsiniz, bizleriz. Zaman para değil ama paradan daha değerlidir. Zira zamanı para ile satın alamaz, geçen zamanı geri getiremezsiniz. Aynı zamanda ne kadar zamanımız olduğunu hiç birimiz bilmiyoruz.

İnsan doğar, büyür ve ölür. Şairin dediği gibi “Kılavuzun gereği yok yolun sonu görünüyor.”  
Çok uzun olmayan zamanın her anı çok iyi değerlendirilmesi, güzel ve faydalı yaşanması gerekiyor.

ZAMANI YÖNETEN  DÜNYAYI YÖNETİR

“Zamanın tık tık’ları… Güden; yaratıkları…” ne dışındayız zamanın, ne de büsbütün dışında… Akıp giden bu nehirde iki kere yıkanmamaktır.

Zamanı yöneten; dünyayı yönetir. Ömrün doldurman gereken muazzam bir zaman boşluğu ise, ziyandasın. Yaşıyorsan yaşlanmıyorsun… Zamana bakışın seni evrende ayrıştıracaktır.

Ramazan, zaman yönetimi için ilham dolu bir aydır. İmsak, zaten “zamanı bir yerde sonlandırmak” anlamındadır. İftar ise gün boyu tutulan orucun açıldığı zaman… Oruçlu olunan süre, yeme içme ve diğer şartların sürgit yerine getirildiği “yönetilmiş zaman” anlamındadır

Hayatta her şeyi tadında bırakmak en doğrusu. Tadında bırakabilmek… Mesafe bırakabilmek. Aşırıya kaçmamak. Derine dalmamak. Hayat ile insanoğlu arasındaki denge kurulabilmesidir. Eğer insan hayatına ölçü olarak koymayı başarabilirse hayatını, bir yaprak hafifliğinde tatlı tatlı gönüllere hoş seda bırakarak tamamlayabilir yaşamını. Karınca misali. Bir gün yere bir damla bal düşmüş.. Küçük bir karınca gelmiş, balın tadına bakarak ve gitmiş. Bal hoşuna gitmiş. Bir zaman sonra tekrar gelerek, biraz daha yemiş... Gitmek istemişi ama bal lezzetli gelmişti... Bir türlü bırakamamış.. Kendini balın lezzetine kaptırarak bal damlasının içine girmiş. Ancak çıkmak isteyince buna güç yetirememiş. Debelendikçe daha da batarak balın içinde can vermiş.


Hikmet ehli der ki:

“Dünya büyük bir bal damlasıdır...

Kim ondan yetecek kadarıyla yararlanırsa kurtulur.

Kim de ona dalarsa, karınca misali battıkça batar ve helak olur...”

Değerli dostlar, iyi insan olmak, iyi insan olarak bilinmek ve her şeyi tadında bırakmak hepimizin temel amacı olmalı. Kıskançlık, hırs ve gösteriş düşünlüğü bu amaca ulaşmanın en büyük engelidir. Kedimize, ailemizle, çevremize, topluma ve devletimize karşı olan ödevlerimizi eksiksiz yine getirerek iyi insan olarak ömrümüzü tamamlamak en doğrusudur. Bu tür insanların oluşturduğu toplumlar da dünyanın en iyi toplumlarıdır.

Sözü Şeyh Galib bitirsin; “ Dün geçti, yarın gelir mi gelmez mi belli değil; saat bu saattir, an bu an…. Hepinize iyi haftalar…      

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.