Kalemin mürekkebine damlayan gözyaşından yazıların silindiği zamanları yaşıyoruz... Ne diyeceğini, hangi bir üzüntüye, neye üzüleceğimizi bilemediğimiz günler... Hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını, kayıpların geri gelmeyeceğini bilmek... Yaşanan travmanın, yaşayanlardaki ruhsal tahribatın izlerinin yıllarca silinmeyeceği gerçeği ile toparlanmanın en az 10 yılı alacak olduğu hakikati... Üzülmek çare mi? Değil... Ağlamak dövünmek sonucu değiştirir mi? Hayır.. O zaman??? Gerçekleri kabul edip bilimle Allah'ın verdiği aklı kullanıp bir gerçek olan depreme ve diğer doğal afetlere karşı "Önce tedbir sonra tevekkül " sözünü dikkate alarak akılla, akıllıca, mantıklı, doğru, hilesiz, liyakatli, kayırma, torpil, iltimas, görmezden gelme gibi hastalıklı idare mantığından vazgeçip, dünyanın birçok yerinde de olan ama aklını mantığını kullanarak ahlâk vicdan ve insanlıkla hareket ederek, yaşanacak doğal afetlere karşı tedbir alıp bu tedbirler sonucu can kaybını ve diğer zararları nasıl en aza indiren ülkeler varsa artık bizim de aklını kullanan doğru, liyakatli, hilesiz bir yönetim bilinci ile hareket etmemiz şarttır artık ŞART!!! Ülkemizin bulunduğu coğrafyanın gerçeği bu. Bu gerçekle tekrar tekrar yüzleşme ihtimalimiz belki  yarın belki yarından da yakın... E hal böyleyken deprem gerçeğinin üstünde oturduğumuz bir ülkede yaşıyorken yalnız yapı ve zemin denetimi malzeme kalitesi ile kalmadan bununla birlikte aynı zamanda yaşanacak bir büyük doğa olayının afete yıkıma yol açmaması için herhangi bir deprem sel vs gibi olayın olduktan hemen sonra ne yapılması, nasıl organize edilmesi, yardımın lojistik sisteminin, yardım gelecek yolların hava alanı, liman gibi yerlerin tahribatı halinde alternatif güzergahların, ekiplerin, ekiplerin yedeklerinin, en acil ihtiyaç malzemelerinin önceden planlandığı zaman geçirmeden, önceden hazırlanan planların aksatılmadan uygulandığı bir ülke olmak zorundayız. İnsanımızın yardımseverliği, canını ortaya koyarak varıyla yoğuyla yardım için çırpındığı çok büyük bir oran ile nasıl gurur duyup duygulanıyorsak, afet sonrası oluşan güvenlik boşluğundan yararlanıp Türk DNA’ sında olmayan yağma, talan gibi aşağılık işler yapan, fırsatçılık yapan namus, şeref ve haysiyet yoksunlarını da lanetliyoruz. Bu tür büyük depremler ve sel vs gibi gerçekler şüphesiz ki bu coğrafyada var olacaktır. Allah bir daha göstermesin demek çare değil. Bu coğrafyada bunlar olacak. Allah gösterecek. Ve fakat yine Allah'tan gelen bu olaylara yine Allah'ın verdiği aklı kullanarak en az zararla atlatmak üzere Allah hidayet bilinç, vicdan ve ahlâk versin ki Allah'tan gelene Allah'ın verdiği akıl ile tedbir alarak gereğini yapalım. Yapalım ki hiçbir baba enkaz altında hayatını kaybeden kızının elini bırakmadan günlerce tutmak zorunda kalmasın, hiçbir çocuk, hiçbir bebek daha hayatı bilmeden anne babasız kalmasın... Hiçbir anne baba çocuğunu defnetmek acısını, evlat acısını yaşamasın.. Acının üzüntünün tarifi yok. Bildiğimiz kelimeler bu acıyı ifade etmekte yetersiz kalıyor...   Milletimizin başı sağ olsun.... Saygılarımla...