Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
Köşe Yazarı
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
 

Sosyal Zeka

Günümüzde; çocuklarımızın zeki olması için çaba sarf ediyor, onların aldıkları yüksek notlar ile, kazandığı iyi okullar ile öğünüyor, onları sürekli ders çalışmaya teşvik ediyor, zorluyoruz. Son zamanlarda aldığımız kararlar bu hedef odaklı, değerlendirmeler, başarı kriterleri bu hedefe yönelmiş durumda. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki eğitim hayatında üstün başarılı olanlar, giriş sınavlarında derece yapanlar, okulları en üst derecelerde bitirenler aynı başarıyı gerek toplumsal yaşamda, gerekse iş hayatında gösteremediğini gösteriyor. Buda gösteriyor ki salt IQ kavramı gerçek başarı için tek başına yeterli değil.   Bir işyerinde çok zeki, oldukça disiplinli ve azimli bir yönetici vardı. Onun olduğu departmanda hedefler mutlaka yakalanır, tüm ekip elemanlarının kazançları artardı. Ancak tek bir sorun vardı. Onunla çalışanlar en geç iki yıl içerisinde ayrılıyorlar ve o buna bir türlü anlam veremiyordu. İnsanlar hedefi yakalayıp para kazandıkları halde onu neden terk ediyorlardı? Sonradan bu yöneticinin insanlar ile iletişiminin zayıf , empati yapma, onların seviyesine inebilme, onları anlama kabiliyetinin yetersiz olduğu görüldü. Ekip arkadaşının 2 yaşındaki kızım ateşlendi dediğinde “eve gitmene gerek yok, yardımcın bakar ona nasılsa” derken empati kuramadığının farkında değildi. İşte uzmanlara göre hayat başarısı için IQ zekasının yanında sosyal zekaya da ihtiyaç var. Peki nedir Sosyal Zeka? Eğitim psikolojisinin babası olarak bilinen Amerikalı Psikolog Edward Torndike 1920’lerde Sosyal Zeka kavramını “İnsanları anlama ve idare etme yeteneği” olarak tanımlamış. Bir insanın farklı sosyal ortamlarda nasıl davrandığının ve ortamda yarattığı etkinin farkında olması şeklinde özetlenebilecek bu yaklaşım; belki de kendince “ben çok zekiyim” egosuyla yaşayan yöneticilerin devrinin son bulduğuna işaret ediyordu. Kim bilir? Değerli dostla; bilgi çağında artık bir konuda ne kadar çok bildiğimizin  çok da bir önemi kalmadı. Artık bilgi kolayca erişebilir bir yerde. Bilgili insan sayısı da arttı günümüzde. Bu bilgiyi iyi kullanabilmek, insanlara iyi iletişim kurabilmek çok önem kazandı.  Ne söylediğimizden ziyade, söylediğimiz şeyin ortamda yaratacağı etkinin farkında olmak, bu cümleyi kurmak için doğru zaman ve yerde miyim sorusunu önce kendimize sormak, stratejik iletişimin de bir parçası. Türkçemizde “Havayı koklamak “deyimi bence sosyal zekası yüksek insanların en iyi yaptığı şeyi çok net bir şekilde tanımlıyor. Bu deyim; TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde “gelişmeleri ve ortamı anlamaya çalışmak” olarak dile gelmiş. Gerek toplum hayatında, gerekse iş hayatında ne kadar kritiktir değil mi bu cümle? Etrafımızda olup bitenlerin farkında olmayı kast ediyorum. Etrafımızda olup bitenlerin farkında olma becerisi iş hayatındaki en önemli becerilerden biri değil mi sizce de? Sosyal Zeka, insanları derinden dinleme, anlama kabiliyeti gerektirir. Bir nevi kalple beyin arasında kurulan bir köprü gibidir. Attığınız taşın ürküttüğünüz kuşa değip değmeyeceği kadar ince bir hassasiyet ve yürüdüğünüz yolun varacağınız yere değip değmeyeceği kadar ince düşünce…Yokluğu iş hayatında hatta hayatta derin bir yalnızlığa mahkûm olmanıza; varlığı ise, denizde ne kadar fırtına olursa olsun hayatta kalmanıza neden olur. Üstelik kendi başınıza değil, en güvendiğiniz ekibinizle, insanlarınızla… Hayatımızda sosyal zeka bence bir profesyonelin, iyi insanın varoluş sürecinde sahip olması gereken en önemli becerilerden biri. Eğitim yılının başladığı şu günlerde çocuklarımızın eğitimini yönlendirirken sadece bilgiyi arttırmaya yönelik değil sosyalleşme yönünde de eğitim almasını sağlamak gerekir. Aslında bizim kendimiz için ne düşündüğümüz sorusuna kendimizde elde ettiğimiz sonuçların çok önemi yok. Önemli olan bir arkadaşımıza “beni 3 anahtar kelimeyle tanımla” diye sorduğumuzda aldığımız yanıtlarla, kendimiz için düşündüğümüz arasında oluşan mesafe. Ve sosyal zeka tam olarak da bu ince çizgide gizli. Unutmayalım; Ömür bir masal gibidir, ne kadar uzun olduğu önemli değil ne kadar güzel yaşandığı çevremizde nasıl bir etki bırakıldığı önemlidir. Bunun en temel anahtarı da sosyal zekadır. Hepinize iyi haftalar.
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2021 - Çarşamba
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre

Sosyal Zeka

Günümüzde; çocuklarımızın zeki olması için çaba sarf ediyor, onların aldıkları yüksek notlar ile, kazandığı iyi okullar ile öğünüyor, onları sürekli ders çalışmaya teşvik ediyor, zorluyoruz. Son zamanlarda aldığımız kararlar bu hedef odaklı, değerlendirmeler, başarı kriterleri bu hedefe yönelmiş durumda.

Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki eğitim hayatında üstün başarılı olanlar, giriş sınavlarında derece yapanlar, okulları en üst derecelerde bitirenler aynı başarıyı gerek toplumsal yaşamda, gerekse iş hayatında gösteremediğini gösteriyor. Buda gösteriyor ki salt IQ kavramı gerçek başarı için tek başına yeterli değil.  

Bir işyerinde çok zeki, oldukça disiplinli ve azimli bir yönetici vardı. Onun olduğu departmanda hedefler mutlaka yakalanır, tüm ekip elemanlarının kazançları artardı. Ancak tek bir sorun vardı. Onunla çalışanlar en geç iki yıl içerisinde ayrılıyorlar ve o buna bir türlü anlam veremiyordu. İnsanlar hedefi yakalayıp para kazandıkları halde onu neden terk ediyorlardı?

Sonradan bu yöneticinin insanlar ile iletişiminin zayıf , empati yapma, onların seviyesine inebilme, onları anlama kabiliyetinin yetersiz olduğu görüldü. Ekip arkadaşının 2 yaşındaki kızım ateşlendi dediğinde “eve gitmene gerek yok, yardımcın bakar ona nasılsa” derken empati kuramadığının farkında değildi.

İşte uzmanlara göre hayat başarısı için IQ zekasının yanında sosyal zekaya da ihtiyaç var. Peki nedir Sosyal Zeka? Eğitim psikolojisinin babası olarak bilinen Amerikalı Psikolog Edward Torndike 1920’lerde Sosyal Zeka kavramını “İnsanları anlama ve idare etme yeteneği” olarak tanımlamış. Bir insanın farklı sosyal ortamlarda nasıl davrandığının ve ortamda yarattığı etkinin farkında olması şeklinde özetlenebilecek bu yaklaşım; belki de kendince “ben çok zekiyim” egosuyla yaşayan yöneticilerin devrinin son bulduğuna işaret ediyordu. Kim bilir?

Değerli dostla; bilgi çağında artık bir konuda ne kadar çok bildiğimizin  çok da bir önemi kalmadı. Artık bilgi kolayca erişebilir bir yerde. Bilgili insan sayısı da arttı günümüzde. Bu bilgiyi iyi kullanabilmek, insanlara iyi iletişim kurabilmek çok önem kazandı.  Ne söylediğimizden ziyade, söylediğimiz şeyin ortamda yaratacağı etkinin farkında olmak, bu cümleyi kurmak için doğru zaman ve yerde miyim sorusunu önce kendimize sormak, stratejik iletişimin de bir parçası.

Türkçemizde “Havayı koklamak “deyimi bence sosyal zekası yüksek insanların en iyi yaptığı şeyi çok net bir şekilde tanımlıyor. Bu deyim; TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde “gelişmeleri ve ortamı anlamaya çalışmak” olarak dile gelmiş. Gerek toplum hayatında, gerekse iş hayatında ne kadar kritiktir değil mi bu cümle? Etrafımızda olup bitenlerin farkında olmayı kast ediyorum. Etrafımızda olup bitenlerin farkında olma becerisi iş hayatındaki en önemli becerilerden biri değil mi sizce de?

Sosyal Zeka, insanları derinden dinleme, anlama kabiliyeti gerektirir. Bir nevi kalple beyin arasında kurulan bir köprü gibidir. Attığınız taşın ürküttüğünüz kuşa değip değmeyeceği kadar ince bir hassasiyet ve yürüdüğünüz yolun varacağınız yere değip değmeyeceği kadar ince düşünce…Yokluğu iş hayatında hatta hayatta derin bir yalnızlığa mahkûm olmanıza; varlığı ise, denizde ne kadar fırtına olursa olsun hayatta kalmanıza neden olur. Üstelik kendi başınıza değil, en güvendiğiniz ekibinizle, insanlarınızla…

Hayatımızda sosyal zeka bence bir profesyonelin, iyi insanın varoluş sürecinde sahip olması gereken en önemli becerilerden biri. Eğitim yılının başladığı şu günlerde çocuklarımızın eğitimini yönlendirirken sadece bilgiyi arttırmaya yönelik değil sosyalleşme yönünde de eğitim almasını sağlamak gerekir.

Aslında bizim kendimiz için ne düşündüğümüz sorusuna kendimizde elde ettiğimiz sonuçların çok önemi yok. Önemli olan bir arkadaşımıza “beni 3 anahtar kelimeyle tanımla” diye sorduğumuzda aldığımız yanıtlarla, kendimiz için düşündüğümüz arasında oluşan mesafe. Ve sosyal zeka tam olarak da bu ince çizgide gizli. Unutmayalım; Ömür bir masal gibidir, ne kadar uzun olduğu önemli değil ne kadar güzel yaşandığı çevremizde nasıl bir etki bırakıldığı önemlidir. Bunun en temel anahtarı da sosyal zekadır. Hepinize iyi haftalar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.