Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
Köşe Yazarı
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre
 

Ayasofya Mutluluğu

Gündemimiz Ayasofya. Gündemimiz Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesi, ibadete açılması. Bizim kadar bizi sevemeyenlerin de gündeminde Ayasofya var. Peki bu güne nasıl gelindi? Bir kere bu tarihi mekânın, dünyada çağ değiştiren büyük padişah Sultan Mehmed Han’ın emanetinin cami olarak kullanılırken müzeye çevrilmesinin eleştirisini şimdi yapmamalıyız. Zira bu kararın alınması sırasındaki şartları bizlerin çok iyi bilmemiz mümkün değil. Ayasofya’nın 19.11.1936 tarihli tapu senedinda, İstanbul İli, Eminönü İlçesi (hâlen Fatih İlçesi), Cankurtaran Mahallesi, Babı Hümayun Sokak, 57. Pafta, 57. Ada, 7 numaralı Parselde “türbe, akaret, muvakkithane ve medreseyi müştemil Ayasofyayı Kebir Camii Şerifi” vasfı ile “Ebulfetih Sultan Mehmet Vakfı” (günümüzde Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı) adına kaydedilmiş. Yazmaktadır. Son Danıştay kararından alınan bu bilgiler ile olayın gerçek yüzünü ortaya koyalım. Bu durum nedeniyle Sürekli Vakıflar, Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği bu mekânın tapusunda görülen şekli ile kullanılması hususunda 2016 yılında Danıştay’a dava açmış. Açılan bu dava ancak 2020 Temmuz ayında sonuçlanarak tekrar ibadete açıldı. Geçtiğimiz Cuma günü büyük bir kalabalıkla, büyük bir heyecanla, büyük bir mutlulukla ilk namaz kılındı. Gelelim; Ayasofya Cami olarak ibadete açılınca ne oldu? Sorusunun cevaplarına, Ayasofya Cami olarak ibadete açılınca, büyük hükümdar Fatih Sultan Mehmed Han’ın emaneti emanetine uygun olarak kullanılmaya tekrar başlandı, Ayasofya’nın Cami olarak ibadete açılması, Bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan, İslam Peygamberinin müjdesine mashar olan Fatih Sultan Mehmed’in vasiyetinin tekrar uygulanılır duruma geldi. Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması, yıllardır bu anı bekleyen birçok insanın bu özleminin gitmesine, mutluluk ile bu mekana gitmesine, coşkusuna neden oldu. Ayasofya’nın Cami olarak ibadete açılması, ülkemiz üzerinde hakimiyet kurmak isteyen, iç işlerimize karışmak isteyenlere çok büyük bir mesaj oldu, Evet sevgili dostlar, hepimiz Ayasofya Mutluluğu yaşıyoruz şu günlerde. Bu mutluluğa vesile olan Sürekli Vakıflar, Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneğine teşekkür etmemiz gerekir. Ecdadımızda vakıf ve dernek uygulamasının çok güzel örnekleri var. Günümüzde de taşınan bu uygulamada toplum yararına çalışan bir çok vakıf ve dernek mevcut. Konumuz ile ilgisi olduğunu düşündüğüm ve Ayasofya ile de alakalı bir vakfın basın duyurusu ile bu haftaki yazıma san vermek istiyorum. Hepinize iyi ve sağlıklı haftalar.. İstanbul Fetih Cemiyeti 28.07.1950 tarih 3/311614 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile “ kamu yararına çalışan dernek” olarak kurulmuş. Kurulduğu sırada derneğin fahri başkanı dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Reisidir. Kurucuları arasında o tarihteki sanat, ilim, kültür, basın, bürokrasi ve iş dünyasından yüz otuz kadar önemli isim vardır. Derneğin gayesi, önce her yıl 29 Mayıs’ta yapılan İstanbul’un fetih kutlamalarına katılmak, eski eser ve abidelerimizin korunması ve restorasyonu, tarihimiz ve coğrafyamız ve tercihan İstanbul, İstanbul kültürü, Fatih Sultan Mehmed ve İstanbul’un fethi ile ilgili araştırmalar yapmak ve yapanlara destek olmak ve bunların sonuçların yayınlamak ve bu hususta yurt içi ve yurt dışımda bulunan kuruluşlar ile işbirliği yapmaktır. Konferanslar, sempozyum ve benzeri ilmi toplantılarda cemiyetin akademik faaliyetleri arasındadır. Bu meyanda 29 Mayıs 1953 teki 500. Fetih yılı kutlamamalarını devlet ve hükümet çapında organize etmiştir. Bu çalışmalar sırasında hala önemini koruyan çeşitli araştırma eserleri ve kartpostallar bastırmış, bronz ve altın fetih rozetleri ve madalyonları yaptırmış ve İstanbul’un çeşitli yerlerini ve Ulubat Köyüne açıklayıcı mermer kitabeler koydurmuştur. İstanbul’un Fetih Cemiyeti faaliyetlerini ve yayınlarını 1954 de kurduğu “İstanbul Enstitüsü” ve 1959 da kurduğu “Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi”, “Tarihi Türk Okçuluğu ve Türk Musikisi Enstitüleri” gibi alt kuruluşları ile gerçekleştirmektedir. Bilhassa Yahya Kemal Enstitüsü Yahya Kemal’in şiir ve nesir külliyatını yayınlamakla Türk Kültür hayatına büyük bir hizmet yaptığına kanidir. Bundan başka cemiyet bilhassa balkanlarda bulunan Osmanlı Türk Mimarisi ve Türk Okçuluğu hakkında temel eserler yayınlamaya devam etmektedir. Burada İstanbul Fetih Cemiyeti için verilen bilgilere şunları ilave etmeyi lüzumlu buluyoruz. Cemiyetin kurucularında ve başkanlarından merhum Ekrem Hakkı Ayverdi’nin 28 Ocak 1949 tarihindeki Ayasofya Kubbesinden indirilen büyük levhaların yerine konmasındaki gayret ve himmetini zikretmek gerekmektedir. Onunla birlikte bu hizmete gayre sarf eden o zamanki müze müdürü Muzaffer Bey ve Nazif Beylerin ruhları şad olsun. İbnülemin Mahmut Kemal İnal bu vaka’yı 1955 yılında yayınladığı “ Son Hattalar” kitabında s.161 ve 1.dn da tafsilatı ile anlatmaktadır. Yine aynı şekilde o zamki adı ile “İstanbul’un Fethi Derneği” nin 13/1953 ve 16/1953 tarihli kararnamelere istinaden “Fethin 500. Yıl Dönüm vesilesi ile İstanbul’un muhtelif yerlerine ve Ulubat Köyüne toplam 12 kitabe konulması kararlaştırılmış ve Ayasofya için hazırlanmış kitabe hariç diğerleri yerine konulmuş idi. Ayasofya için hazırlanan kitabede şunlar yazılı idi: FATİH SILTAN MEHMED FETHİ ÖÜTEAKKİP AYASOFYAYI CAMİ’E TEVHİD ETMİŞTİR. İstanbul Fetih Derneği 1953 Bu Türk tarihi için çok önemli bir vakıayı tespit eden 1953 tarihli kitabe, her nedense 2010 yılına kadar arzu edilen yerine konulamamış ve İstanbul Fetih Cemiyetinin ikamet ettiği Beyazıd’daki Kara Mustafa Paşa Medresesi’nde muhafaza edilmekte idi. Ancak nihayet o tarihte Ayasofya Müzesi Müdürü olan Merhum Prof. Dr. Haluk Dursun Bey’in himmet ve gayreti ile oradan alınarak Ayasofya’ya götürülmüş ve yapının türbeler tarafındaki duvarına konulmuştur. Bu tarih ve mutlu vak’ayı milletimize hatırlatmak üzere İstanbul Fetih Cemiyeti tarafından hazırlanan ve halen Ayasofya bahçesinde bulunan ve yukarıda metni kaydedilen kitabenin bu gün daha iyi görülebilen bir yere yerleştirlmesi huşunda da uğurlu bir himmet eli bekler, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Danıştay üyeleri ve emeği geçen bütün zavata şükranlarımız arz ederiz.
Ekleme Tarihi: 26 Temmuz 2020 - Pazar
Muttalip KORKMAZ - Bana Göre

Ayasofya Mutluluğu

Gündemimiz Ayasofya. Gündemimiz Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesi, ibadete açılması. Bizim kadar bizi sevemeyenlerin de gündeminde Ayasofya var.

Peki bu güne nasıl gelindi?

Bir kere bu tarihi mekânın, dünyada çağ değiştiren büyük padişah Sultan Mehmed Han’ın emanetinin cami olarak kullanılırken müzeye çevrilmesinin eleştirisini şimdi yapmamalıyız. Zira bu kararın alınması sırasındaki şartları bizlerin çok iyi bilmemiz mümkün değil.

Ayasofya’nın 19.11.1936 tarihli tapu senedinda, İstanbul İli, Eminönü İlçesi (hâlen Fatih İlçesi), Cankurtaran Mahallesi, Babı Hümayun Sokak, 57. Pafta, 57. Ada, 7 numaralı Parselde “türbe, akaret, muvakkithane ve medreseyi müştemil Ayasofyayı Kebir Camii Şerifi” vasfı ile “Ebulfetih Sultan Mehmet Vakfı” (günümüzde Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı) adına kaydedilmiş. Yazmaktadır.

Son Danıştay kararından alınan bu bilgiler ile olayın gerçek yüzünü ortaya koyalım.

Bu durum nedeniyle Sürekli Vakıflar, Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği bu mekânın tapusunda görülen şekli ile kullanılması hususunda 2016 yılında Danıştay’a dava açmış. Açılan bu dava ancak 2020 Temmuz ayında sonuçlanarak tekrar ibadete açıldı. Geçtiğimiz Cuma günü büyük bir kalabalıkla, büyük bir heyecanla, büyük bir mutlulukla ilk namaz kılındı.

Gelelim; Ayasofya Cami olarak ibadete açılınca ne oldu? Sorusunun cevaplarına,

Ayasofya Cami olarak ibadete açılınca, büyük hükümdar Fatih Sultan Mehmed Han’ın emaneti emanetine uygun olarak kullanılmaya tekrar başlandı,

Ayasofya’nın Cami olarak ibadete açılması, Bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan, İslam Peygamberinin müjdesine mashar olan Fatih Sultan Mehmed’in vasiyetinin tekrar uygulanılır duruma geldi.

Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması, yıllardır bu anı bekleyen birçok insanın bu özleminin gitmesine, mutluluk ile bu mekana gitmesine, coşkusuna neden oldu.

Ayasofya’nın Cami olarak ibadete açılması, ülkemiz üzerinde hakimiyet kurmak isteyen, iç işlerimize karışmak isteyenlere çok büyük bir mesaj oldu,

Evet sevgili dostlar, hepimiz Ayasofya Mutluluğu yaşıyoruz şu günlerde. Bu mutluluğa vesile olan Sürekli Vakıflar, Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneğine teşekkür etmemiz gerekir. Ecdadımızda vakıf ve dernek uygulamasının çok güzel örnekleri var. Günümüzde de taşınan bu uygulamada toplum yararına çalışan bir çok vakıf ve dernek mevcut. Konumuz ile ilgisi olduğunu düşündüğüm ve Ayasofya ile de alakalı bir vakfın basın duyurusu ile bu haftaki yazıma san vermek istiyorum. Hepinize iyi ve sağlıklı haftalar..

İstanbul Fetih Cemiyeti 28.07.1950 tarih 3/311614 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile “ kamu yararına çalışan dernek” olarak kurulmuş. Kurulduğu sırada derneğin fahri başkanı dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Reisidir. Kurucuları arasında o tarihteki sanat, ilim, kültür, basın, bürokrasi ve iş dünyasından yüz otuz kadar önemli isim vardır.

Derneğin gayesi, önce her yıl 29 Mayıs’ta yapılan İstanbul’un fetih kutlamalarına katılmak, eski eser ve abidelerimizin korunması ve restorasyonu, tarihimiz ve coğrafyamız ve tercihan İstanbul, İstanbul kültürü, Fatih Sultan Mehmed ve İstanbul’un fethi ile ilgili araştırmalar yapmak ve yapanlara destek olmak ve bunların sonuçların yayınlamak ve bu hususta yurt içi ve yurt dışımda bulunan kuruluşlar ile işbirliği yapmaktır. Konferanslar, sempozyum ve benzeri ilmi toplantılarda cemiyetin akademik faaliyetleri arasındadır.

Bu meyanda 29 Mayıs 1953 teki 500. Fetih yılı kutlamamalarını devlet ve hükümet çapında organize etmiştir. Bu çalışmalar sırasında hala önemini koruyan çeşitli araştırma eserleri ve kartpostallar bastırmış, bronz ve altın fetih rozetleri ve madalyonları yaptırmış ve İstanbul’un çeşitli yerlerini ve Ulubat Köyüne açıklayıcı mermer kitabeler koydurmuştur.

İstanbul’un Fetih Cemiyeti faaliyetlerini ve yayınlarını 1954 de kurduğu “İstanbul Enstitüsü” ve 1959 da kurduğu “Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi”, “Tarihi Türk Okçuluğu ve Türk Musikisi Enstitüleri” gibi alt kuruluşları ile gerçekleştirmektedir. Bilhassa Yahya Kemal Enstitüsü Yahya Kemal’in şiir ve nesir külliyatını yayınlamakla Türk Kültür hayatına büyük bir hizmet yaptığına kanidir. Bundan başka cemiyet bilhassa balkanlarda bulunan Osmanlı Türk Mimarisi ve Türk Okçuluğu hakkında temel eserler yayınlamaya devam etmektedir.

Burada İstanbul Fetih Cemiyeti için verilen bilgilere şunları ilave etmeyi lüzumlu buluyoruz.

  1. Cemiyetin kurucularında ve başkanlarından merhum Ekrem Hakkı Ayverdi’nin 28 Ocak 1949 tarihindeki Ayasofya Kubbesinden indirilen büyük levhaların yerine konmasındaki gayret ve himmetini zikretmek gerekmektedir. Onunla birlikte bu hizmete gayre sarf eden o zamanki müze müdürü Muzaffer Bey ve Nazif Beylerin ruhları şad olsun. İbnülemin Mahmut Kemal İnal bu vaka’yı 1955 yılında yayınladığı “ Son Hattalar” kitabında s.161 ve 1.dn da tafsilatı ile anlatmaktadır.
  2. Yine aynı şekilde o zamki adı ile “İstanbul’un Fethi Derneği” nin 13/1953 ve 16/1953 tarihli kararnamelere istinaden “Fethin 500. Yıl Dönüm vesilesi ile İstanbul’un muhtelif yerlerine ve Ulubat Köyüne toplam 12 kitabe konulması kararlaştırılmış ve Ayasofya için hazırlanmış kitabe hariç diğerleri yerine konulmuş idi.

Ayasofya için hazırlanan kitabede şunlar yazılı idi:

FATİH SILTAN MEHMED FETHİ ÖÜTEAKKİP AYASOFYAYI CAMİ’E TEVHİD ETMİŞTİR. İstanbul Fetih Derneği 1953

Bu Türk tarihi için çok önemli bir vakıayı tespit eden 1953 tarihli kitabe, her nedense 2010 yılına kadar arzu edilen yerine konulamamış ve İstanbul Fetih Cemiyetinin ikamet ettiği Beyazıd’daki Kara Mustafa Paşa Medresesi’nde muhafaza edilmekte idi. Ancak nihayet o tarihte Ayasofya Müzesi Müdürü olan Merhum Prof. Dr. Haluk Dursun Bey’in himmet ve gayreti ile oradan alınarak Ayasofya’ya götürülmüş ve yapının türbeler tarafındaki duvarına konulmuştur.

Bu tarih ve mutlu vak’ayı milletimize hatırlatmak üzere İstanbul Fetih Cemiyeti tarafından hazırlanan ve halen Ayasofya bahçesinde bulunan ve yukarıda metni kaydedilen kitabenin bu gün daha iyi görülebilen bir yere yerleştirlmesi huşunda da uğurlu bir himmet eli bekler, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Danıştay üyeleri ve emeği geçen bütün zavata şükranlarımız arz ederiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.