Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi
Köşe Yazarı
Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi
 

Selçuklularla Beylikler Devrinin Ön Asya’daki Medeniyeti

Selçuklular Ön Asya’ya geldikleri vakit burasını harap bir halde buldular, az zamanda kendi idareleri altındaki yerlerde Orta Asya’da kurdukları binalar tekniği ile çalışmaya koyuldular; yer yer sıhhî, içtimai ve dinî müesseseler, Selçuk mimarîsinin ince ve zarif hatları ile yükselmeye başladı. Taş işçiliğinin, tahta oymacılığının şaheserleri addedilen örnekleri verirken diğer sahalarda; kumaş, hah, işleme, tezhip ve ciltlemede, dericilik, ev ve el sanatlarında da bir gelişme ve yükselme gösterdiler, silâhlarına bile Selçuk sanatının kendine has ince desenini nakşettiler. On üçüncü asırda Ön Asya, Selçuklular elinde her bakımdan bir inkişafa mazhar olmuş bulunuyordu. Yeni şehirler kurulmuş, halk, kendi işleriyle meşgul, refah içinde bir hayat sürmekteydi. Başta sanat şubeleri olmak üzere ziraat ve ticaret de daimî inkişaf halinde idi. İlim müesseseleri devrin en yüksek otoriteleri elinde öz Türkçenin özellikleriyle sulh ve sükûn içinde çalışıyor, yeni adamlar yetiştiriyordu. Müslüman dininin ana prensibi olan vicdan ve beden temizliğini tam ve gerçek manası ile anlayan Selçuk hükümdar ve devlet adamları, şehirlerinin kuruluşunda bilhassa bu noktaya kıymet veriyor, camilerle çeşmeler ve hamamlar inşa ediyor, bir taraftan da halkın sağlığını ve sağlamlığını temin için darüşşifaların temellerini atıyorlardı. Sonra Anadolu beyliklerini kuranlar da, böyle yüksek bir medenî seviyeye ulaşmış bir ülkeye tevarüs ettiklerinden bir taraftan istiklâl mücadelesi yaparlarken diğer taraftan da bu imar ve kalkınmayı durdurmadılar, kendilerinden de bazı özellikler katarak devam ettirdiler. Bilhassa her büyük şehirde beylerin kendi adlarını taşıyan eserlerinin imar faaliyetinin şahidi olarak diğer eserlerle birlikte bugün hâlâ ayakta durmaktadırlar. Anadolu’ya Selçuklulardan sonra en fazla eser veren beylik Karamanoğulları’dır. Bu beyliğin Anadolu’nun birçok yerlerindeki eserleri, Selçuk ve Osmanlı devri mimarîsi arasında ayrı bir hususiyet de taşımaktadır. Diğer beylikler de, Karamanlılar kadar olmamakla beraber bulundukları yerleri kendi çaplarında imardan geri kalmamışlardır. Selçuklular devrinde olduğu gibi beylikler zamanında, imar faaliyetine muvazi olarak ziraî, sınaî ve ticarî ve diğer mevzular da ihmal edilmeyerek ele alınmıştı. Bu devirlerde hayvan neslinin ıslahına, pamuk ekiminin yayılmasına çalışılmış, madenlerden istifade edilmiş, ipekçilik inkişaf ettirilerek ham ve mamul halde yabancı memleketlerde pazar bulmuş, Türk halıcılığı ise dünyada bu devirlerden itibaren kendisini tanıtmıştır. Germiyanoğulları Anadolu beyliklerinin kuvvetlilerindendir. Germiyan, bir Türkmen aşireti ismi olup bilâhare hem aile hem de devlet ismi haline geçmiştir. Beyliği kuran Germiyan aşireti, önce Malatya taraflarında bir müddet oturmuş, sonra Kütahya ve Denizli yöresine gelmiştir. Bunların ne zaman Kütahya’ya kat’i şekilde yerleştikleri bilinmemektedir. Yalnız 1283 yılından itibaren Germiyanlıların Kütahya’da kuvvetli nüfuzlar olduğu görülmektedir. Germiyanlıların ilk reislerinden Ali-şir Bey ve onun oğlu Yakup Bey Selçukluların emirlerinden idi. Beyliği kuran Yakup Bey’dir. «Germiyan Sultan» unvanını alan Yakup Bey, beyliğini hayli kuvvetlendirmiş, Bizanslılarla muharebe etmek üzere, Aydınoğlu Mehmet Bey kumandasında sevkettiği kuvvet Ege sahillerine kadar inmiş, Ayasluğ ve Birgi’yi zapt etmiştir. Yakup Bey’in ölümüyle yerine geçen oğlu Mehmet Bey Bizanslılardan Simav gölü çevresini zapt etmiştir. Mehmet Bey vefat edince, Germiyanlılara tâbi Aydınoğulları beyliği ayrılmıştır. Mehmet Bey’in oğlu olup Süleyman Şah veya Şah Çelebi diye anılan Germiyan hükûmdarı, Karamanoğullarının tazyikine maruz kaldığından, onlara mukabil komşusu Osmanlılarla anlaşmak istemiştir. Bu gaye ile kızı Devlet Hatun’u Birinci Murad’ın oğlu Yıldırım Bayezid’e vererek akrabalık bağı tesis etmiştir. Kızının çeyizi olarak merkezleri Kütahya ile birlikte Tavşanlı, Simav, Emed’i Osmanlı’lara terk edip kendisi Kula kasabasına çekilmiştir. Birinci Kosova muharebesinde Sultan Murat şehit düşünce Osmanlıların sarsılacağına hükmeden Karamanoğulları ve Germiyanlılar Osmanlı topraklarına tecavüze kalkmışlardır. Bu sırada Germiyan hükümdarı olan ikinci Yakup Bey, evvelce çeyiz olarak terk edilen toprakları geri almaya başlamışsa da, Yıldırım gibi Anadolu’ya yetişen Bayezit Yakup Beyi yakalatarak Rumeli’de İpsala kalesine hapsetmiş ve bütün Germiyan ülkesini zapt etmiştir (1390). Dokuz sene İpsala’da kalan Yakup Bey 1399 da bir yolunu bulup kaçmak imkânını elde etmiş, deniz yolu ile önce Suriye’ye, oradan da Timur’un yanına gitmiştir. Ankara muharebesinden sonra öteki Anadolu beyleri gibi Yakup Bey de Osmanlıların eline geçmiş olan arazisine Timur’un emir ve müsaadesi ile sahip olmuştur. Timur’un yüksek hâkimiyetini tanımış, onun namına para kestirmiştir, ikinci Yakup Bey, yeğeni Çelebi Mehmet ve daha sonra İkinci Murat ile iyi geçinmiştir. Kendisinin erkek evlâdı olmadığından memleketini Osmanlılara vasiyet etmiştir. Böylece 1428 de ölümü ile Germiyan beyliği son bulup toprakları Osmanlılara intikal etmiştir. Mustafa UYSAL Araştırmacı-Yazar Kaynakça: Türk Tarih Kurumu www.ttk.gov.tr sitesinden alıntı yapılmıştır.
Ekleme Tarihi: 07 Aralık 2022 - Çarşamba
Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi

Selçuklularla Beylikler Devrinin Ön Asya’daki Medeniyeti

Selçuklular Ön Asya’ya geldikleri vakit burasını harap bir halde buldular, az zamanda kendi idareleri altındaki yerlerde Orta Asya’da kurdukları binalar tekniği ile çalışmaya koyuldular; yer yer sıhhî, içtimai ve dinî müesseseler, Selçuk mimarîsinin ince ve zarif hatları ile yükselmeye başladı. Taş işçiliğinin, tahta oymacılığının şaheserleri addedilen örnekleri verirken diğer sahalarda; kumaş, hah, işleme, tezhip ve ciltlemede, dericilik, ev ve el sanatlarında da bir gelişme ve yükselme gösterdiler, silâhlarına bile Selçuk sanatının kendine has ince desenini nakşettiler.

On üçüncü asırda Ön Asya, Selçuklular elinde her bakımdan bir inkişafa mazhar olmuş bulunuyordu. Yeni şehirler kurulmuş, halk, kendi işleriyle meşgul, refah içinde bir hayat sürmekteydi. Başta sanat şubeleri olmak üzere ziraat ve ticaret de daimî inkişaf halinde idi. İlim müesseseleri devrin en yüksek otoriteleri elinde öz Türkçenin özellikleriyle sulh ve sükûn içinde çalışıyor, yeni adamlar yetiştiriyordu. Müslüman dininin ana prensibi olan vicdan ve beden temizliğini tam ve gerçek manası ile anlayan Selçuk hükümdar ve devlet adamları, şehirlerinin kuruluşunda bilhassa bu noktaya kıymet veriyor, camilerle çeşmeler ve hamamlar inşa ediyor, bir taraftan da halkın sağlığını ve sağlamlığını temin için darüşşifaların temellerini atıyorlardı.

Sonra Anadolu beyliklerini kuranlar da, böyle yüksek bir medenî seviyeye ulaşmış bir ülkeye tevarüs ettiklerinden bir taraftan istiklâl mücadelesi yaparlarken diğer taraftan da bu imar ve kalkınmayı durdurmadılar, kendilerinden de bazı özellikler katarak devam ettirdiler. Bilhassa her büyük şehirde beylerin kendi adlarını taşıyan eserlerinin imar faaliyetinin şahidi olarak diğer eserlerle birlikte bugün hâlâ ayakta durmaktadırlar.

Anadolu’ya Selçuklulardan sonra en fazla eser veren beylik Karamanoğulları’dır. Bu beyliğin Anadolu’nun birçok yerlerindeki eserleri, Selçuk ve Osmanlı devri mimarîsi arasında ayrı bir hususiyet de taşımaktadır. Diğer beylikler de, Karamanlılar kadar olmamakla beraber bulundukları yerleri kendi çaplarında imardan geri kalmamışlardır.

Selçuklular devrinde olduğu gibi beylikler zamanında, imar faaliyetine muvazi olarak ziraî, sınaî ve ticarî ve diğer mevzular da ihmal edilmeyerek ele alınmıştı. Bu devirlerde hayvan neslinin ıslahına, pamuk ekiminin yayılmasına çalışılmış, madenlerden istifade edilmiş, ipekçilik inkişaf ettirilerek ham ve mamul halde yabancı memleketlerde pazar bulmuş, Türk halıcılığı ise dünyada bu devirlerden itibaren kendisini tanıtmıştır.

Germiyanoğulları

Anadolu beyliklerinin kuvvetlilerindendir. Germiyan, bir Türkmen aşireti ismi olup bilâhare hem aile hem de devlet ismi haline geçmiştir. Beyliği kuran Germiyan aşireti, önce Malatya taraflarında bir müddet oturmuş, sonra Kütahya ve Denizli yöresine gelmiştir. Bunların ne zaman Kütahya’ya kat’i şekilde yerleştikleri bilinmemektedir. Yalnız 1283 yılından itibaren Germiyanlıların Kütahya’da kuvvetli nüfuzlar olduğu görülmektedir.

Germiyanlıların ilk reislerinden Ali-şir Bey ve onun oğlu Yakup Bey Selçukluların emirlerinden idi. Beyliği kuran Yakup Bey’dir. «Germiyan Sultan» unvanını alan Yakup Bey, beyliğini hayli kuvvetlendirmiş, Bizanslılarla muharebe etmek üzere, Aydınoğlu Mehmet Bey kumandasında sevkettiği kuvvet Ege sahillerine kadar inmiş, Ayasluğ ve Birgi’yi zapt etmiştir.

Yakup Bey’in ölümüyle yerine geçen oğlu Mehmet Bey Bizanslılardan Simav gölü çevresini zapt etmiştir. Mehmet Bey vefat edince, Germiyanlılara tâbi Aydınoğulları beyliği ayrılmıştır. Mehmet Bey’in oğlu olup Süleyman Şah veya Şah Çelebi diye anılan Germiyan hükûmdarı, Karamanoğullarının tazyikine maruz kaldığından, onlara mukabil komşusu Osmanlılarla anlaşmak istemiştir. Bu gaye ile kızı Devlet Hatun’u Birinci Murad’ın oğlu Yıldırım Bayezid’e vererek akrabalık bağı tesis etmiştir. Kızının çeyizi olarak merkezleri Kütahya ile birlikte Tavşanlı, Simav, Emed’i Osmanlı’lara terk edip kendisi Kula kasabasına çekilmiştir.

Birinci Kosova muharebesinde Sultan Murat şehit düşünce Osmanlıların sarsılacağına hükmeden Karamanoğulları ve Germiyanlılar Osmanlı topraklarına tecavüze kalkmışlardır. Bu sırada Germiyan hükümdarı olan ikinci Yakup Bey, evvelce çeyiz olarak terk edilen toprakları geri almaya başlamışsa da, Yıldırım gibi Anadolu’ya yetişen Bayezit Yakup Beyi yakalatarak Rumeli’de İpsala kalesine hapsetmiş ve bütün Germiyan ülkesini zapt etmiştir (1390).

Dokuz sene İpsala’da kalan Yakup Bey 1399 da bir yolunu bulup kaçmak imkânını elde etmiş, deniz yolu ile önce Suriye’ye, oradan da Timur’un yanına gitmiştir.

Ankara muharebesinden sonra öteki Anadolu beyleri gibi Yakup Bey de Osmanlıların eline geçmiş olan arazisine Timur’un emir ve müsaadesi ile sahip olmuştur. Timur’un yüksek hâkimiyetini tanımış, onun namına para kestirmiştir, ikinci Yakup Bey, yeğeni Çelebi Mehmet ve daha sonra İkinci Murat ile iyi geçinmiştir. Kendisinin erkek evlâdı olmadığından memleketini Osmanlılara vasiyet etmiştir. Böylece 1428 de ölümü ile Germiyan beyliği son bulup toprakları Osmanlılara intikal etmiştir.

Mustafa UYSAL

Araştırmacı-Yazar

Kaynakça: Türk Tarih Kurumu

www.ttk.gov.tr sitesinden alıntı yapılmıştır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.