Bir kadın düşün: Sabahın ilk ışıklarıyla uyanır, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için kendi ihtiyaçlarını unutur. Tek amacı çocuğunu büyütmektir. Çocuğunu okula yollar, eşini işe gönderir, temizlik yapar, bulaşıkları yıkar, yemeğini de pişirir her gün bıkmadan. Sonra bir aceleyle işine yetişir ya da hiç kimsenin fark etmediği bir özveriyle evinde çalışmaya devam eder. Çocuğu gelince yemeği beğenmez, çamaşırlar kırışık diye söylenir. Kimse sormaz: “Bu hayatı istiyor musun?” diye, kimse düşünmez: “Acaba mutlu mu?” diye. O, ailenin görünmeyen temelidir; evin yükü sırtındadır ama yaptığı fedakarlığın farkında mıdır? Çoğu zaman ne adı anılır ne emeği fark edilir. Öyle geçip gider hayat.
Bir kadın düşünün: Etrafta bağırıyorlar: “Elinizde kıyafet, silah ne varsa verin!” diye. Koşa koşa gidiyor, kapının önüne veriyor elinde ne varsa. Sonuçta kaybedecek ne kalmış? Kaybetse de vatan kaybetmekten iyidir ya! Bir kadın düşünün: Vatanı için savaşan, mermisi bitince taşıyla, tırnağıyla direnen. Kara Fatma gibi, Nene Hatun gibi, Şerife Bacı gibi… Bir kadın düşünün: Susmaya zorlanmış, varlığı ancak bir gölge gibi kabul edilmiş. Ama yine de pes etmemiş, kendi sesini bulmak için savaşmış. Bilimin, sanatın, siyasetin, iş dünyasının içinde her şeye rağmen var olmayı başarmış.
Bir kadın düşün: kadınlara baskı uygulanan bir dönemde sahneye sarılmış. Sanata aşık, cesur, Afife Jale gibi... Bir kadın düşün: ilk kez seçme ve seçilme hakkı kazandığında korkmadan katılmış, toplumun yarısı olan kadınların sesini duyurmak için TBMM’ye adımını atmış, Satı Kadın gibi... Bir kadın düşün: Döneminin karanlığına rağmen inancını, onurunu, adını ve gücünü diri tutmuş. Kötülüğün ortasında dimdik ayakta kalmış, Hz. Hatice gibi... Bir kadın düşün: Dilhan Eryurt gibi, Gülse Birsel gibi, Şahika Ercümen gibi... Nice kadınlar düşün: Bir isimden, bir kimlikten çok daha fazlası. Tarihe boyunca yol açan, cesaretiyle diğerlerine ilham veren, dünyayı değiştiren... Bir gün değil, her gün hatırlanması gereken.
Kadın olmak zordur. Sırf kadınsın diye güçsüz derler sana. Gücünü gösterirsin, yapabildiğini görürler fakat gücünün simgesini; elindeki nasırları sert diye bakımsız ilan ederler bu sefer de. Kadına yapılan aşağılık muamelesi biter mi bilmem ama kadının değersizleştiği, bir obje, eşya gibi görülmeye başlandığı zamanda en çok ihtiyacımız olan şeydir destek. Asıl bu zamanda bas bas bağırmamız gerekir bizim.
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bir çiçek, bir hediyeyle geçiştirmeyelim, bugünden itibaren merhametle, anlayışla yaklaşalım kadınlara. Bugün, kadınların tarihteki mücadelelerinin, eşitlik ve adaleti aramalarının hatırlandığı gündür. Sadece haykıranların, emek verenlerin değil; hayalleri elinden alınan, şiddetle karşı karşıya gelen, susturulmuş tüm kadınların da sesi olma günüdür ve bugün bir kutlama değil; bir farkındalık, bir hesaplaşma, bir umut günüdür.
Bu paragrafları Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi: “Ey kahraman Türk Kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın!” sözleriyle bitirmek istiyorum. Bugün ve her gün, kadınların sesine kulak verelim. Çünkü o ses, dünyanın en güçlü yankısıdır
Kütahya ASE Sosyal Bilimler Lisesi
Elvin ÇETİN