Tüketici… Yani biz. Her gün bir şeyler satın alıyor, kullanıyor, ödüyor ya da şikâyet ediyoruz. Ama çoğumuz bu alışveriş zincirinde ne kadar hakka sahip olduğumuzu, hangi durumda neyi talep edebileceğimizi ya bilmiyoruz ya da bildiğimiz halde sesimizi çıkarmaktan çekiniyoruz. Oysa tüketici hakları, yalnızca ürün iadesinden ibaret değildir. Bu haklar; yaşam kalitemizi, ekonomik güvencemizi ve hatta sağlığımızı koruyan birer kalkan gibidir.
Birleşmiş Milletler, 1985 yılında kabul ettiği "Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi" ile bu alanda önemli bir adım attı. Bu bildirgeye göre her tüketicinin sekiz temel hakkı vardır:
Güvenlik hakkı, bilgi edinme hakkı, seçim hakkı, temsil edilme hakkı, zararların tazmini hakkı, eğitilme hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve temel ihtiyaçların karşılanması hakkı.
Peki Türkiye’de durum ne?
Türkiye, 1995 yılında çıkarılan ve zamanla güncellenen Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile bu evrensel hakları hukuk sistemine dahil etti. Hatta bu konuda Avrupa Birliği ile uyumlu birçok yasal düzenleme de yapıldı. Ancak uygulama kısmında hâlâ bazı aksaklıklar yaşıyoruz. Tüketici mahkemeleri, hakem heyetleri ve arabuluculuk mekanizmaları var, evet, ama işlemler uzun, tüketici çoğu zaman yılgın ve işletmelerin bazıları hâlâ "müşteri değil, muhtaç" zihniyetini sürdürüyor.
Ürün iade etmek isteyen birinin “kullanmadıysa bile iade olmaz” cevabıyla karşılaştığı, garanti süresi dolmadan bozulan bir elektronik cihaz için “kullanıcı hatası” bahanesiyle geri çevrildiği çok örnek var. Oysa tüketici sadece harcayan değil; aynı zamanda bilinçli, sorgulayan ve hak arayan birey olmalıdır.
Bu noktada eğitim şart. Tüketici hakları sadece okullarda değil, belediyelerde, sivil toplum kuruluşlarında, medya kanallarında sürekli ve etkili biçimde anlatılmalı. Aynı şekilde şirketlerin de bu haklara uygun şekilde hizmet vermeleri sağlanmalı. Zira hak bilinci gelişmiş bir toplumda ne şirketler keyfî davranabilir, ne de vatandaş mağdur olur.
Sonuç olarak; tüketici hakları bir ayrıcalık değil, insan onurunun bir parçasıdır. Türkiye’nin ekonomik ve demokratik gelişimi, bu hakların tam olarak bilinmesine ve uygulanmasına bağlıdır. Unutmayalım: Hakkını bilen, geleceğini korur.
Sağlıklı ve sorunsuz günler dileğiyle.