Amerika Birleşik Devletleri’nde Şükran Günü’nden sonraki gün olarak bilinen Black Friday (Kara Cuma), büyük indirimler, uzun kuyruklar ve alışveriş çılgınlığıyla tüm dünyaya yayılmış bir fenomen haline geldi. 1950’lerde ortaya çıkan bu isim, sanıldığı gibi olumsuz bir anlam taşımıyordu; o dönem yaşanan kaotik trafik ve kalabalıklar nedeniyle bu ad verilmişti. Zamanla, mağazaların tatil alışveriş sezonunu başlattığı büyük bir perakende etkinliğine dönüştü. Bugün Black Friday, tüketiciler için elektronik eşyadan giyime kadar pek çok üründe indirim fırsatı olarak görülüyor. Perakendeciler ise bu günü stoklarını eritmek ve Noel öncesi satışlarını artırmak için stratejik bir araç olarak kullanıyor. Ancak bu çılgınlığın hem görünür hem de görünmez maliyetleri var: Arka Plandaki Etkiler Tüketici Psikolojisi: “Sınırlı süreli teklif!” gibi mesajlar, insanları ihtiyaç duymadıkları ürünleri bile anlık dürtülerle satın almaya itiyor. Çevresel Etki: Artan tüketim, daha fazla atık, ambalaj ve karbon emisyonu anlamına geliyor. Sosyal Etki: Özellikle gelirinin üzerinde harcama yapma baskısı hisseden kişiler için mali zorluklar yaratabiliyor. Peki Black Friday Tüketicileri Yanıltıyor mu?  Evet, ama kendisi değil; yöntemler yanıtıyor. Etkinliğin doğası gereği bir problem yok. Ancak bazı pazarlama taktikleri ve tüketici davranışları yanıltıcı olabilir: Sahte Kıtlık: “Son 5 ürün!” gibi yapay aciliyet duyguları. Şişirilmiş Fiyatlar: Etkinlikten önce yükseltilip sonra “indirilmiş” gibi gösterilen fiyatlar. Dürtüsel Alışveriş: O anki heyecanla alınan ve sonradan pişmanlık yaratan ürünler. Olumlu Yönleri de Var Eleştiriler haklı olsa da Black Friday tamamen olumsuz değildir: Erişilebilirlik: Sınırlı bütçeye sahip kişiler için önemli fırsatlar sunabilir. Ekonomik Canlanma: Perakende sektörünü hareketlendirir; küçük işletmeler için kritik olabilir. Sosyal Sorumluluk: “Giving Tuesday” gibi hayırseverlik girişimlerine kapı aralar. Daha Bilinçli Bir Black Friday İçin Öneriler Plan Yapın: Gerçek ihtiyaçlarınızı belirleyip liste hazırlayın. Fiyat Araştırın: Gerçek indirim ile sahte indirimi ayırt edin. Dürtüsel Almayın: “Buna gerçekten ihtiyacım var mı?” diye sorun. Küçük İşletmeleri Destekleyin: Özellikle yereldeki esnafa öncelik verin. Değerlerinizi Hatırlayın: Gerçek zenginlik, deneyimlerde ve ilişkilerde saklıdır. Sonuç olarak, Black Friday ne tamamen iyi ne de tamamen kötü. Tüketim kültürünü yansıtan bir aynadır. Akıllıca kullanıldığında fırsatlar sunar; bilinçsizce yaklaşıldığında ise savurganlığa ve çevresel tahribata yol açabilir. Black Friday çılgınlığına kapılmadan önce kendimize şu soruyu soralım: “Gerçekten ihtiyacım olduğu için mi alıyorum, yoksa istemeye ikna edildiğim için mi?” Sağlıklı ve sorunsuz günler dileğiyle..