Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi
Köşe Yazarı
Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi
 

HATİP HOCA (RAŞİT KARAAYTAÇ, ULU CAMİ HATİBİ) (1886-03.04.1951)

          1886 yılında Kütahya’da doğan Hatip Hoca’nın Osmanlı Devleti devrinde hangi medresede okuduğu hakkında bir bilgiye ulaşamadım. Kendisi, Kütahya’da Ulu Camii’nin hatibi idi. Cum a ve bayram namazlarını kıldıran, hutbesini okuyan bir zat olduğu biliniyor. Kütahya’nın eşrafı ile çok samimi münasebeti olan ve nükteli divan köy oda meclisi tabirini temsili olarak söyleyebiliriz.           Birkaç olayını anlatarak, okuyucularımıza kişiliği hakkında bilgi verebiliriz: -Hatip Hoca Doğlar Köyü’nden bir köylüye ortak 200 koyun alıveriyor. Köylü koyunlarından 100 tanesinin öldüğünü söylüyor. Hatip Hoca hiç olmazsa geriye kalan 100 koyunu geri alabilmek için Ebül Kavuk Hacı Hakkı Efendi ile bir plan hazırlıyorlar. Beraberce köylüye gidip: “Bugünlerde tiftik iyi para ediyor, bu koyunları satıp yerine tiftik keçisi alalım.” diyorlar. Koyunları Hacı Hakkı Efendi  ile beraber Kasap Islıkçı’ya üç ay vade ile satıyorlar ve 100 koyunu köylünün elinden kurtarıyorlar.           İkinci hadise şöyle oluyor: -Hatip Hoca hasta olmuş. Gezek arkadaşları ziyaretine gidiyorlar. Aralarında milletvekili olan Eczacı Selahattin Bey de var. Latife olsun diye bir tomar yonca alıyorlar. Şengül Camii civarındaki evine gelip kapıyı çalıyorlar. Kapıyı hanımı açıyor.  Ellerindeki yoncayı hanımına vererek yukarı çıkıyorlar ve “Geçmiş olsun!” diyerek sohbet başlıyor. Sohbetin kıvamladığı bir sırada, Eczacı Selahattin Bey hanımından su istiyor. Hatip Hoca’nın hanımı elinde hayvanlara su verilen bir bakraçla içeri giriyor ve Selahattin Bey’e uzatıyor. Hatip Hoca:”Hanım ne yapıyorsun?”  diye hanıma çıkışınca Selahattin Bey: “Hocam biz cevabımızı aldık, sen üzülme” deyip durumu izah ediyorlar.           Hatip Hoca’nın çocuğu yoktu. İki tane kızı büyütüp gelin etmişti. Bunlardan Hediye Hanım, amcamın kayın biraderlerinden birinin hanımı idi. Çok yaşlı olduğu bir devirde bizi ailecek yemeğe davet etti. Kendisini rahatsız olduğu için sofraya oturamamış ve bizi; yemekleri çekinmeden yememiz için hep teşvik ediyordu.  O devirlerde çocuk olan yazar net olarak hatırladığını ilgili kaynakta yazmaktadır.           Hatip Hoca 03.04.1951 yılında vefat etmiştir. Nüfus müdürlüğünde ilgili bilgiler bulunmakta olduğunu kitabın yazarı belirtmiştir. Mustafa UYSAL Araştırmacı-Yazar Kaynakça: Kütahya’da Son Osmanlılar M. Mustafa KALYON Sayfa: 43-44
Ekleme Tarihi: 08 Temmuz 2021 - Perşembe
Mustafa UYSAL - Tarih Köşesi

HATİP HOCA (RAŞİT KARAAYTAÇ, ULU CAMİ HATİBİ) (1886-03.04.1951)

          1886 yılında Kütahya’da doğan Hatip Hoca’nın Osmanlı Devleti devrinde hangi medresede okuduğu hakkında bir bilgiye ulaşamadım. Kendisi, Kütahya’da Ulu Camii’nin hatibi idi. Cum a ve bayram namazlarını kıldıran, hutbesini okuyan bir zat olduğu biliniyor. Kütahya’nın eşrafı ile çok samimi münasebeti olan ve nükteli divan köy oda meclisi tabirini temsili olarak söyleyebiliriz.

          Birkaç olayını anlatarak, okuyucularımıza kişiliği hakkında bilgi verebiliriz:

-Hatip Hoca Doğlar Köyü’nden bir köylüye ortak 200 koyun alıveriyor. Köylü koyunlarından 100 tanesinin öldüğünü söylüyor. Hatip Hoca hiç olmazsa geriye kalan 100 koyunu geri alabilmek için Ebül Kavuk Hacı Hakkı Efendi ile bir plan hazırlıyorlar. Beraberce köylüye gidip: “Bugünlerde tiftik iyi para ediyor, bu koyunları satıp yerine tiftik keçisi alalım.” diyorlar. Koyunları Hacı Hakkı Efendi  ile beraber Kasap Islıkçı’ya üç ay vade ile satıyorlar ve 100 koyunu köylünün elinden kurtarıyorlar.

          İkinci hadise şöyle oluyor:

-Hatip Hoca hasta olmuş. Gezek arkadaşları ziyaretine gidiyorlar. Aralarında milletvekili olan Eczacı Selahattin Bey de var. Latife olsun diye bir tomar yonca alıyorlar. Şengül Camii civarındaki evine gelip kapıyı çalıyorlar. Kapıyı hanımı açıyor.  Ellerindeki yoncayı hanımına vererek yukarı çıkıyorlar ve “Geçmiş olsun!” diyerek sohbet başlıyor. Sohbetin kıvamladığı bir sırada, Eczacı Selahattin Bey hanımından su istiyor. Hatip Hoca’nın hanımı elinde hayvanlara su verilen bir bakraçla içeri giriyor ve Selahattin Bey’e uzatıyor. Hatip Hoca:”Hanım ne yapıyorsun?”  diye hanıma çıkışınca Selahattin Bey: “Hocam biz cevabımızı aldık, sen üzülme” deyip durumu izah ediyorlar.

          Hatip Hoca’nın çocuğu yoktu. İki tane kızı büyütüp gelin etmişti. Bunlardan Hediye Hanım, amcamın kayın biraderlerinden birinin hanımı idi. Çok yaşlı olduğu bir devirde bizi ailecek yemeğe davet etti. Kendisini rahatsız olduğu için sofraya oturamamış ve bizi; yemekleri çekinmeden yememiz için hep teşvik ediyordu.  O devirlerde çocuk olan yazar net olarak hatırladığını ilgili kaynakta yazmaktadır.

          Hatip Hoca 03.04.1951 yılında vefat etmiştir. Nüfus müdürlüğünde ilgili bilgiler bulunmakta olduğunu kitabın yazarı belirtmiştir.

Mustafa UYSAL

Araştırmacı-Yazar

Kaynakça: Kütahya’da Son Osmanlılar

M. Mustafa KALYON

Sayfa: 43-44

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.