Toplumu huzur, güven, kişilik ve kamu düzeni hakları konusunda eğitmek ve bilinçlendirmek yerine yasaklarla düzeni sağlamaya çalışmak özgürlüğe yapılan en büyük darbedir....
Toplumların ilerlemesi, bireylerin özgürlükleri ve bilinç seviyeleriyle doğrudan ilişkilidir. Eğitimsizliğin veya yetersiz eğitimin hüküm sürdüğü toplumlarda bireyler, olaylara eleştirel ve analitik bakmakta zorlanır. Bu durum, yönetenlerin toplum üzerinde daha kolay denetim kurmasına ve çeşitli yasaklarla bireysel hakların kısıtlanmasına zemin hazırlar. Eğitimsizlikle birlikte gelen bu yasaklar, toplumu pasif, sorgulamayan ve üretken olmayan bir hale getirir. Eğitimsiz bir toplumda insanlar, neden-sonuç ilişkileri kurmakta zorlanır. Bilgi eksikliği, bireylerin haklarını bilmemelerine ve bu hakların ihlal edilmesine karşı sessiz kalmalarına yol açar...
Yasakların temel amacı, bireylerin eylemlerinin başkaları üzerinde olumsuz etkilerini önlemektir. Trafik kuralları, hırsızlık ve şiddet gibi eylemlerin yasaklanması, toplumun genel huzurunu ve güvenliğini sağlamaya yöneliktir. Bu tür yasaklar, bireylerin keyfi davranışlarının sınırsızca yayılmasını engeller ve herkesin belirli bir düzen içinde yaşamasını mümkün kılar. Aksi takdirde, her bireyin kendi çıkarını düşündüğü, kaosun hüküm sürdüğü bir ortam kaçınılmaz olurdu. Bu bağlamda yasaklar, bireysel özgürlüğün mutlak olmadığını, aksine başkalarının özgürlükleriyle kesiştiği noktada belirli sınırlar dahilinde var olabileceğini gösterir. Yasakların artması, toplumsal huzursuzluğu da beraberinde getirir. İnsanlar, bastırıldıkça içe kapanır, yaratıcı düşünceler körelir, sosyal ilerleme yavaşlar. Eğitimli bireyler ise farklı düşüncelere saygı duyar, haklarını bilir ve gerektiğinde demokratik yollarla tepkisini gösterir. Bu sayede toplum daha dengeli ve sağlıklı bir yapıya kavuşur.
Yaz mevsiminin yavaş yavaş kendini göstermeye başladığı şu günlerde her sene olduğu gibi bu senede belirli bir tarihten itibaren piknik alanı olan yerler dışında orman vasıflı yerlerde piknik yapmak, ateş yakmak yasaklandı. Önümüzde Kurban bayramı var, hali vakti yerinde olanlar kurban kesecekler ve doğal olarak piknik yapacaklar. Piknik alanlarının belirli bir ücrete tabi olmasının yanı sıra yoğunluk nedeniyle neredeyse bir çatal uzağında dip dibe oturmak zorunda bırakılmak ve sakinlik arayışının imkânsız olduğu ortamlarda huzur bulmak yerine strese boğulmak kaçınılmaz olmaktadır.
Oysaki piknik alanı olarak belirlenmeyen ama yasak tarihler dışında piknik yapılabilen birçok yer mevcuttur. Buraların yasak dâhilinde olması doğayı seven ve huzur arayan vatandaşların " YASSAKKK HEMŞERİM" uygulaması ile sosyal yaşama müdahale anlamı taşımaktadır. Bir kaç kendini bilmezin yapabilir varsayımı ile uygulanan kısıtlama yaşama haksız müdahaleyi doğurmaktadır. Bu yasağa rağmen her sene binlerce hektar orman alanı yanmaktadır. Bu da şunu gösterir ki yasakla bir yere varılamıyor.... Eğitim ile eğitmek, anlatmak ile ikna etmek gibi yöntemler var iken, kolay yolu seçip "YASSAKKK HEMŞERİM" cilik ile çözüm aramak maalesef tam anlamıyla olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Yasakçılık anlayışı maalesef Ülkemizde tek çözüm yolu olarak görüldüğü müddetçe yasak edilenlerin yasaklarla asla önlenemediği gerçeğini değiştirmemektedir..... Ormanda piknik alanları dışında ateş yakanlara potansiyel suçlu muamelesi yapıp cezai müeyyide uygulamak aklıma şu anlatacağım fıkrayı getirmektedir...
Fıkra şöyledir......; Karı koca, yaz tatilinde sakin bir göl kenarında bir ev kiralarlar. Ertesi sabah kadın erkenden uyanır, kitabını alır ve evin önündeki gölde duran sandala binerek göle açılır. Sessiz sakin bir noktada durur, kitabını okumaya başlar. Derken bir görevli bekçi teknesiyle yanına yanaşır.
Bekçi: – Hanımefendi, burada balık tutmak yasak. Size ceza yazmam gerekecek.
Kadın: – Ama ben balık tutmuyorum, sadece kitap okuyorum der .
Bekçi: – İyi de, sandalda tüm balıkçılık ekipmanları var. Belki birazdan tutmaya başlarsınız. Niyet önemli.. Kadın bir an durur, ardından birden "İmdattt Yardım edin Tecavüz var " diye bağırmaya başlar.
Bekçi panikler...: – Ne yapıyorsunuz hanımefendi ben size dokunmadım bile...
Kadın gayet sakin: – Olabilir... Ama tecavüz ekipmanlarınız yanınızda. Yapmayacağınız ne malum....????
Sonuç olarak, yasakların çokluğu çoğu zaman eğitimsizliğin bir sonucudur ve bu durum toplumun gelişimini olumsuz etkiler. Kaliteli ve yaygın bir eğitim, bireyleri güçlendirir, özgürlükleri korur ve yasaklara ihtiyaç duyulmayan bir toplum düzeni oluşturur. Bu nedenle, bir toplumun en büyük yatırımı eğitim olmalıdır....
Toplumu huzur, güven, kişilik ve kamu düzeni hakları konusunda eğitmek ve bilinçlendirmek yerine yasaklarla düzeni sağlamaya çalışmak özgürlüğe yapılan en büyük darbedir.... Eğitimli ve bilinçli yaşamın getirdiği özgürlükcü ve Yasaksız günlerin olacağı günlerin ümidi ile.... Önümüzdeki günlerde kutlayacağımız kurban bayramının gönlünüzce olmasını dilerim....