Ücretsiz xml site haritası oluşturucu

Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 02.10.2015 - 14:53, Güncelleme: 13.11.2023 - 06:33 5192+ kez okundu.
 

Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi

 Tarık Bey, tam olarak ilkokulu neden bıraktığını izah etmek istemedi ise de eğitim hayatındaki duraklamalardan dolayı pişman olduğunu bunu telafi etmek için iş hayatına atıldıktan sonra ortaokul diplomasını alarak kapatmaya çalıştığını belirtti. Bu bağlamda çocuklarının eğitimi konusunda daha hassas davrandığını, onların eğitimli birer insan ve aynı zamanda diploma sahibi olmalarını, şu sıralar dünyada en çok arzuladığı şey olduğunu söyledi.  Kendisine ve çocuklarına iş ve eğitim hayatında başarılar diliyoruz.  Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi ders kapsamında Tarık YAPICI’ ya ait iş yeri, konu olarak seçilmiştir. Niçin, Tarık YAPICI diye sorulursa; çok küçük yaşlarda belirlediği hedeflere ulaşmaya çalıştığı ve sonrasında başarılı bir işletmeye sahip olduğu ve işletmesinin sıçrama yapabilecek bilgi, birikim ve tecrübeye sahip olduğu görülmektedir.  Ayrıca Tarık Bey’in mücadelesinin yeni müteşebbislere örnek olabilecek bir işletme tarihi olacağını, düşünmekteyiz.  1.     ADI-FAALİYET ALANI -ADRESİ  İşletme  Adı          : Kervansaray Yemek Fabrikası Faaliyet Alanları    : Osmanoğlu Düğün Salonu, Kervansaray Yemek Fabrikası, Kervansaray               Kahve İmalat ve Pazarlaması. Adresi                      : Musalla Mah. Şeyh Abdurrahmanbaba Cad. No:37  ADIYAMAN İrtibat Bürosu          : Valilik Karşısı 56 Evler Altı  ADIYAMAN   1.2. KURULUŞ ÖNCESİ SÜREÇ VE DENEYİM  Tarık Bey; 1983-1984 yıllarında İlkokula ara verdiğim sıralarda baba mesleğim olduğu için mi bilmiyorum, lokantacılığa ilgi duymaya başladım. Bu isteğimin şekillendiği dönemlerde annemin bir anısının konuyu daha güzel ifade edeceğini düşünüyorum.  Annem; “siz henüz ilkokula başlamadan önce eski oturduğumuz mahallede komşu çocukları ile bahçede oyun oynardınız.  Komşumuzun Bey’i cami imamı idi.  Siz, o komşumuzun çocukları ile bahçede oynarken bir ayrıntı dikkatimi çekmişti. Sen ve abin çamura şekil vererek taşlardan ve ağaç dallarından yaptığınız sözde fırında ekmek yapıyor daha büyük taşlarla yaptığınız masalara yine çamurdan yaptığınız çanaklar içinde, belinize bağladığınız beyaz bezleri ile servis yaparken, buyurun, buyurun, kelle paça diye avazınız çıktığı kadar bağırıyordunuz. Siz bunları yaparken komşu çocuklarından biri, kuru bir dal parçası ile bir kese kağıdından mütevellit defter kalem ile bir şeyler yazıyor, biride yüksek bir yere çıkarak ezan okumaya çalışıyordu. Bu durum beni çok şaşırtmıştı. O gün kendi kendime dedim ki; bekleyelim bakalım ne olacak. Allah ömür verdi ve o gün gördüklerim adeta gerçekleşti-gerçek oldu. Sen yeme-içme sektöründe işletmeci oldun, abin iyi bir aşçı oldu, komşu çocukları da birer memur – imam oldular.” Annemin bu tespiti bana hep ilginç gelmiştir. Varlıklı bir aile değil idik, babamın bana sermaye edebileceği pek bir şeyimiz yok idi. Ama aynı zamanda o yıllarda Adıyaman’ın en büyük ve en lüks lokantasını açma hedefim hep kafamın bir köşesindeydi. Bu arzu ve durum bende bu amaca ulaşabilmek için bir miktar para kazanma isteği doğurdu.  Bu isteği annem ile paylaştığımda annem o günün şartlarında bu hedefime ulaşmam için çok çalışıp para kazanmam gerektiğini ve kazandığım paranın kıymetini bilmem konusunda devamlı telkinlerde bulundu.  Evimiz stadyuma yakın olduğu için o küçücük yaşlarımda futbol müsabakalarında annemin ve babamın katkılarıyla hazırladığım lahmacun, çiğköfte ve dışarıdan temin ettiğim halka tatlısını sattım. Bu faaliyetlerim esnasında babamın tavsiyelerini (kıyafetlerimin temiz ve düzgün olması, beyaz önlük takmam el ve tırnak bakımım) dikkatle uyguladım. Bu dönem hiçbir zaman zabıta veya diğer resmi makamlarla sorun yaşamadım. En ufak bir uyarı geldi ise de anında gereğini yaptım, kendi eksikliğim varsa hemen giderdim. Hijyen kurallarına uymak için gerektiğinde kazancımdan fedakarlık yaptığım zamanlar oldu. Babamın, kazancın az da olsa müşterini hizmetinden memnun etmekten kaçma, her türlü şartta dürüst ol, çalışanlarına değer ver, tavsiyelerine devamlı uydum.  Bir süre sonra, ciğercide çırak olarak çalışmaya başladım. Hafta sonları yine stadyumda ki işime devam ettim. Bir şeyler kazanmaya başlayınca işin rengi de değişti, işimi daha fazla önemsemeye başladım. Bu durum 1-1,5 yıl kadar sürdü. Daha sonra o dönem Birtat Lokantası adı ile faaliyet gösteren yerde bulaşıkçı olarak çalışmaya başladım. Bulaşıkçılık işi 2-3 yıl kadar sürdü. Bu arada bulaşıklarımı bitirir bitirmez aşçının yanında soluğu alırdım. Aşçıbaşı hızlı, pratik ve işe hevesli olduğum için beni sever, bana sürekli iş verirdi.  Zamanla yemek yapmayı, kebap çeşitlerini, yemekte kullanılan malzemenin ne kalitede olması gerektiğini, miktarını ve aynı zamanda müşteri ile diyalogların nasıl olması gerektiğini öğrenmeye başladım. Burada öğrendiklerimi uygulamaya başladım, işime yarayanını aldım ama beğenmediğim, anlamlı bulmadığım şeyleri uygulamada adeta unuttum.  Bu arada, hafta sonu faaliyetlerim stadyum çevresinde devam ediyordu. Kısa bir süreliğine ayakkabı boyacılığı deneyimim oldu ama kafama yatmadı, bu benim işim değil idi ve bıraktım. Çırak olarak yanında çalıştığım ustalarım, zaman zaman kızdılar, hatta dayak yediğim zamanlar da oldu o günün koşullarlında. Şikayet anlamında söylemiyorum ama davranış biçimlerini beğenmediğim ustalarım vardı.  2. KURULUŞ SÜRECİ  2.1. Paça-Çorba ve Ciğer Salonu:  Bir şeyler yapma zamanı gelmişti, az da olsa bir kısım kendime göre sermaye biriktirmiştim. Ama tek başıma bir yer açacak kadar değildi.  Birtat Lokantasından ayrıldım ve 1989-1990 yıllarında bir ortağımla beraber ciğer, paça-çorba yapan iş yeri açtım. İki tanede çırak çalıştırmaya başladım. Yanımda çalıştırdığım kişilere çırak olarak çalıştığım yıllarda bana davranıldığı gibi davranmadım, onlara daha samimi davrandım, yaptığım iş ile ilgili olarak onların önerilerini dikkate aldım. Zaman zaman çalışanlarımdan bu davranışlarımdan dolayı zarar gördü isem de daha çok faydasını gördüm, bu uygulamada karım zararımdan çok daha büyük oldu. Daha önce çalıştığım ciğercide gördüğüm aksaklıkları ve eksiklikleri dikkate alarak kendi işimi yaptım.  Bu deneyim 1-1,5 yıl kadar sürdü ve asıl parayı ilk kez burada kazanmaya başladım.  Hedefime yavaş yavaş yaklaşıyordum. Lakin durum ortaklık olunca uzun sürmedi.  Çünkü ortaklık benim kafamdaki “Adıyaman’da lokantanın en iyisi, en büyüğü” hedefine ulaşmaya engel oluyordu.  Yaptığım işler beni bir türlü tatmin etmiyordu, ama çevrem özellikle annem ve babam, bana inanmak ve güvenmekte haklı olduklarını görmeye başlamışlardı ve benim aldığım kararlara, daha az eleştirel yaklaşıyorlardı. Daha önce beni desteklemeyen herkes, parasal döngünün iyi olmaya başlaması üzerine, aldığım kararlarda, sen bilirsin gibi olumlu tepkiler almaya başladım.     2.2. Döner Salonu:  Askerlik çağına girmiştim. 1991 Yılının sonlarına doğru askerlik sebebi ile işimi devrettim ve askere gittim. Askerde iken üretken olmanın ve ticaretin yollarını aradım. Askerin, kantinlerde ulaşamadığı şeyleri tepsi ettim. Çarşı izinlerimde onları temin ettim ve görevimi aksatmadan belli bir kar karşılığında satış yapmaya başladım. Bu durumda sivilde iken biriktirmeye çalıştığım sermayeyi tüketmedim.  Askerde iken bir iki defanın dışında ailemden para istemedim. Askerlik dönüşü Adıyaman Spor kulübünde ücret karşılığı aşçı olarak 2 yıl boyunca çalıştım. Personel ve sporcular benden memnun idiler. Ama ücretli olarak çalışmak beni açmıyordu kendi işimi kurmam, hedeflerimi gerçekleştirmem için sürekli yer baktım ve uygun zamanı kolladım, hiç acele etmedim. Bu arada evlendim kısa bir süreliğine kıraathane işlettim, bir ortağım ile dönerci dükkanı açtım ama beklediğim fırsat görünmeye başlamıştı.   2.3. Asmaaltı Lokantası ve Kervansaray Yemek Fabrikası  Yıl 1996, beklediğim fırsat geldi,  Asmaaltı Lokantasını açtım ve işletmeye başladım. Kendimi gerçek anlamda deneme fırsatını burada yakaladım, çünkü bir ortağım yoktu ve kararlarımı daha gerçekçi alıp uygulayabiliyordum. Çalışanlarıma tek tip bizi temsil eden kıyafetlerden seçtim, temizlik ve hijyen kurallarına aşırı bir şekilde uydum, müşterilerimin memnuniyetlerini onlarla diyalog kurarak öğrendim ve eksilerimi taviz vermeden tamamladım. Çalışanlarıma değer verdim, onların sağlık sorunlarından tutun, taziyelerine, yeni doğan çocuklarına kadar ilgilendim. Bir süre sonra çalışanlarımın bana ait olan iş yerini kendilerine aitmiş gibi çalıştırmaya ve korumaya başladıklarını gördüm. Bu durum çalışanlarım sayesinde bana başarı getirdi.  Bu arada düğün yemekleri de yapmaya başladım. Bir süre sonra, 1000-1500 kişilik düğünlere mutfağım yetmeyince Eski Ayrancı Pazarı diye bilinen yerde tüm resmi izinleri ve İSO belgesi alarak Yemek Fabrikamı kurdum.  Bu durum Kamu kurumlarının yemek ihalelerine girme kapısını araladı ve Adıyaman Kredi Yurtlar Kurumu Öğrenci Yurdu, Eğitim Fakültesi, Adıyaman Doğum Evi Hastanesi, Adıyaman Milli Eğitim Müdürlüğü ve Besni Meslek Yüksek Okulu yemek işlerini aldım. Ayrıca düğün, taziye, toplantı ve özel günlere yemek verdim. Yemek Fabrikamız günlük 7000 kişilik yemek yapma kapasiteli olup, günlük olarak ortalama 6500 kişilik yemek çıkarmaktayız. 45 personel marifetiyle işletilmektedir. Ancak Asmaaltı Lokantasının faaliyet gösterdiği mülk sahibi ile kirada anlaşamayınca yer konusunda arayışlara girdim.   2.4. Kervansaray Lokantası ve Kervansaray Kahve  Uzun süre hedeflediğim Adıyaman’ın en büyük ve lüks lokantasını açma şansına kavuştum. Kervansaray Lokantası adıyla yeni yerimi açtım. Burada daha önce yapamadığım yenilikleri yapma fırsatı yakaladım. Müşterilerim, genelde bürokraside çalışanlar ağırlıklı idi. Bu sırada tamamen tesadüf eseri il dışında tanıştığım Yemen asıllı birinin ki, o da benim gibi lokanta işletmecisi idi,  telkinleri ile bir kahve türünü lokantamda yemek sonrası müşterilerime ikram ettim. Müşterilerim bu yeni kahvemi çok beğendiler. İl dışından gelen bürokratlar memleketlerine döndüklerinde benden bu kahveyi istemeye ve talepleri yoğunlaşmaya başladı. Talepler yoğunlaşınca konu ile ilgili daha ciddi bir çalışmaya girdim, bu bir fırsattı ve bana göre doğru bir yatırım olacaktı. Tanıştığım Yemen asıllı kişi ile irtibatı kesmedim. Adıyaman da bu ürünün üretilebilme ve pazarlama şartlarını araştırdım. Olumlu sinyaller alınca resmi izinlerimi aldım, patent başvurumu yaptım. Gerekli ekipmanı oluşturdum ve Eski Ayrancı Pazarındaki Yemek Fabrikamın üst kısmını kahve üretimi için teknik ve hijyen anlamında uygun hale getirdim. Üretime geçtiğim andan itibaren talebin büyük olduğunu gördüm. Ama ürünüm tanınmıyor ve bilinmiyordu. Bütün Türkiye’yi İl il dolaşarak Kervansaray Kahveyi tanıttım. Ürünüm Kervansaray Kahve adı ile şu an bir kiloluk paketlerde pazarlanmakta, yakın zamanda yarım kiloluk ve daha küçük paketlerde üretimi planladık. Bu sayede ürünlerimizi marketlerde pazarlama şansına sahip olacağız. Trabzon, Elazığ ve Mersin de bayiliklerim var.  Bayilik vermem noktasında halen talep almaktayım.  Kervansaray Kahve ile ilgili olarak henüz ciddi boyutlarda reklam işine girmedik çünkü bir kısım eksiklerimiz var. Bu eksikleri giderdikten sonra reklam boyutuna daha ciddi olarak girebileceğim. Kervansaray Kahve günlük 2000 kg üretime sahip olup, 5 Personel ile çalışmaktayız.  Kahve işini daha da büyütmek istiyorum. Kısmet. Kahve işine başladıktan sonra lokanta işini bırakmak zorunda kaldım. Çünkü artık yetişemiyordum. Kervansaray Lokantasını ortağıma devrettim.   2.5. Osmanoğlu Düğün Salonu  Adıyaman’ın girişinde bulunan Osmanoğlu Düğün Salonun işletmeciliğini 2010 yılında aldım. 500 kişilik kapalı, 2000 kişilik açık alana sahip Osmanoğlu Düğün salonumuzda aynı anda 2000 kişiye 25-30 personel marifetiyle yemek verebilmekteyiz. Yemek Fabrikası, Kervansaray Kahve ve Osmanoğlu Düğün Salonu işimiz faaliyetlerine devam etmektedir.
 Tarık Bey, tam olarak ilkokulu neden bıraktığını izah etmek istemedi ise de eğitim hayatındaki duraklamalardan dolayı pişman olduğunu bunu telafi etmek için iş hayatına atıldıktan sonra ortaokul diplomasını alarak kapatmaya çalıştığını belirtti. Bu bağlamda çocuklarının eğitimi konusunda daha hassas davrandığını, onların eğitimli birer insan ve aynı zamanda diploma sahibi olmalarını, şu sıralar dünyada en çok arzuladığı şey olduğunu söyledi.  Kendisine ve çocuklarına iş ve eğitim hayatında başarılar diliyoruz.  Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi ders kapsamında Tarık YAPICI’ ya ait iş yeri, konu olarak seçilmiştir. Niçin, Tarık YAPICI diye sorulursa; çok küçük yaşlarda belirlediği hedeflere ulaşmaya çalıştığı ve sonrasında başarılı bir işletmeye sahip olduğu ve işletmesinin sıçrama yapabilecek bilgi, birikim ve tecrübeye sahip olduğu görülmektedir.  Ayrıca Tarık Bey’in mücadelesinin yeni müteşebbislere örnek olabilecek bir işletme tarihi olacağını, düşünmekteyiz.  1.     ADI-FAALİYET ALANI -ADRESİ  İşletme  Adı          : Kervansaray Yemek Fabrikası Faaliyet Alanları    : Osmanoğlu Düğün Salonu, Kervansaray Yemek Fabrikası, Kervansaray               Kahve İmalat ve Pazarlaması. Adresi                      : Musalla Mah. Şeyh Abdurrahmanbaba Cad. No:37  ADIYAMAN İrtibat Bürosu          : Valilik Karşısı 56 Evler Altı  ADIYAMAN   1.2. KURULUŞ ÖNCESİ SÜREÇ VE DENEYİM  Tarık Bey; 1983-1984 yıllarında İlkokula ara verdiğim sıralarda baba mesleğim olduğu için mi bilmiyorum, lokantacılığa ilgi duymaya başladım. Bu isteğimin şekillendiği dönemlerde annemin bir anısının konuyu daha güzel ifade edeceğini düşünüyorum.  Annem; “siz henüz ilkokula başlamadan önce eski oturduğumuz mahallede komşu çocukları ile bahçede oyun oynardınız.  Komşumuzun Bey’i cami imamı idi.  Siz, o komşumuzun çocukları ile bahçede oynarken bir ayrıntı dikkatimi çekmişti. Sen ve abin çamura şekil vererek taşlardan ve ağaç dallarından yaptığınız sözde fırında ekmek yapıyor daha büyük taşlarla yaptığınız masalara yine çamurdan yaptığınız çanaklar içinde, belinize bağladığınız beyaz bezleri ile servis yaparken, buyurun, buyurun, kelle paça diye avazınız çıktığı kadar bağırıyordunuz. Siz bunları yaparken komşu çocuklarından biri, kuru bir dal parçası ile bir kese kağıdından mütevellit defter kalem ile bir şeyler yazıyor, biride yüksek bir yere çıkarak ezan okumaya çalışıyordu. Bu durum beni çok şaşırtmıştı. O gün kendi kendime dedim ki; bekleyelim bakalım ne olacak. Allah ömür verdi ve o gün gördüklerim adeta gerçekleşti-gerçek oldu. Sen yeme-içme sektöründe işletmeci oldun, abin iyi bir aşçı oldu, komşu çocukları da birer memur – imam oldular.” Annemin bu tespiti bana hep ilginç gelmiştir. Varlıklı bir aile değil idik, babamın bana sermaye edebileceği pek bir şeyimiz yok idi. Ama aynı zamanda o yıllarda Adıyaman’ın en büyük ve en lüks lokantasını açma hedefim hep kafamın bir köşesindeydi. Bu arzu ve durum bende bu amaca ulaşabilmek için bir miktar para kazanma isteği doğurdu.  Bu isteği annem ile paylaştığımda annem o günün şartlarında bu hedefime ulaşmam için çok çalışıp para kazanmam gerektiğini ve kazandığım paranın kıymetini bilmem konusunda devamlı telkinlerde bulundu.  Evimiz stadyuma yakın olduğu için o küçücük yaşlarımda futbol müsabakalarında annemin ve babamın katkılarıyla hazırladığım lahmacun, çiğköfte ve dışarıdan temin ettiğim halka tatlısını sattım. Bu faaliyetlerim esnasında babamın tavsiyelerini (kıyafetlerimin temiz ve düzgün olması, beyaz önlük takmam el ve tırnak bakımım) dikkatle uyguladım. Bu dönem hiçbir zaman zabıta veya diğer resmi makamlarla sorun yaşamadım. En ufak bir uyarı geldi ise de anında gereğini yaptım, kendi eksikliğim varsa hemen giderdim. Hijyen kurallarına uymak için gerektiğinde kazancımdan fedakarlık yaptığım zamanlar oldu. Babamın, kazancın az da olsa müşterini hizmetinden memnun etmekten kaçma, her türlü şartta dürüst ol, çalışanlarına değer ver, tavsiyelerine devamlı uydum.  Bir süre sonra, ciğercide çırak olarak çalışmaya başladım. Hafta sonları yine stadyumda ki işime devam ettim. Bir şeyler kazanmaya başlayınca işin rengi de değişti, işimi daha fazla önemsemeye başladım. Bu durum 1-1,5 yıl kadar sürdü. Daha sonra o dönem Birtat Lokantası adı ile faaliyet gösteren yerde bulaşıkçı olarak çalışmaya başladım. Bulaşıkçılık işi 2-3 yıl kadar sürdü. Bu arada bulaşıklarımı bitirir bitirmez aşçının yanında soluğu alırdım. Aşçıbaşı hızlı, pratik ve işe hevesli olduğum için beni sever, bana sürekli iş verirdi.  Zamanla yemek yapmayı, kebap çeşitlerini, yemekte kullanılan malzemenin ne kalitede olması gerektiğini, miktarını ve aynı zamanda müşteri ile diyalogların nasıl olması gerektiğini öğrenmeye başladım. Burada öğrendiklerimi uygulamaya başladım, işime yarayanını aldım ama beğenmediğim, anlamlı bulmadığım şeyleri uygulamada adeta unuttum.  Bu arada, hafta sonu faaliyetlerim stadyum çevresinde devam ediyordu. Kısa bir süreliğine ayakkabı boyacılığı deneyimim oldu ama kafama yatmadı, bu benim işim değil idi ve bıraktım. Çırak olarak yanında çalıştığım ustalarım, zaman zaman kızdılar, hatta dayak yediğim zamanlar da oldu o günün koşullarlında. Şikayet anlamında söylemiyorum ama davranış biçimlerini beğenmediğim ustalarım vardı.  2. KURULUŞ SÜRECİ  2.1. Paça-Çorba ve Ciğer Salonu:  Bir şeyler yapma zamanı gelmişti, az da olsa bir kısım kendime göre sermaye biriktirmiştim. Ama tek başıma bir yer açacak kadar değildi.  Birtat Lokantasından ayrıldım ve 1989-1990 yıllarında bir ortağımla beraber ciğer, paça-çorba yapan iş yeri açtım. İki tanede çırak çalıştırmaya başladım. Yanımda çalıştırdığım kişilere çırak olarak çalıştığım yıllarda bana davranıldığı gibi davranmadım, onlara daha samimi davrandım, yaptığım iş ile ilgili olarak onların önerilerini dikkate aldım. Zaman zaman çalışanlarımdan bu davranışlarımdan dolayı zarar gördü isem de daha çok faydasını gördüm, bu uygulamada karım zararımdan çok daha büyük oldu. Daha önce çalıştığım ciğercide gördüğüm aksaklıkları ve eksiklikleri dikkate alarak kendi işimi yaptım.  Bu deneyim 1-1,5 yıl kadar sürdü ve asıl parayı ilk kez burada kazanmaya başladım.  Hedefime yavaş yavaş yaklaşıyordum. Lakin durum ortaklık olunca uzun sürmedi.  Çünkü ortaklık benim kafamdaki “Adıyaman’da lokantanın en iyisi, en büyüğü” hedefine ulaşmaya engel oluyordu.  Yaptığım işler beni bir türlü tatmin etmiyordu, ama çevrem özellikle annem ve babam, bana inanmak ve güvenmekte haklı olduklarını görmeye başlamışlardı ve benim aldığım kararlara, daha az eleştirel yaklaşıyorlardı. Daha önce beni desteklemeyen herkes, parasal döngünün iyi olmaya başlaması üzerine, aldığım kararlarda, sen bilirsin gibi olumlu tepkiler almaya başladım.     2.2. Döner Salonu:  Askerlik çağına girmiştim. 1991 Yılının sonlarına doğru askerlik sebebi ile işimi devrettim ve askere gittim. Askerde iken üretken olmanın ve ticaretin yollarını aradım. Askerin, kantinlerde ulaşamadığı şeyleri tepsi ettim. Çarşı izinlerimde onları temin ettim ve görevimi aksatmadan belli bir kar karşılığında satış yapmaya başladım. Bu durumda sivilde iken biriktirmeye çalıştığım sermayeyi tüketmedim.  Askerde iken bir iki defanın dışında ailemden para istemedim. Askerlik dönüşü Adıyaman Spor kulübünde ücret karşılığı aşçı olarak 2 yıl boyunca çalıştım. Personel ve sporcular benden memnun idiler. Ama ücretli olarak çalışmak beni açmıyordu kendi işimi kurmam, hedeflerimi gerçekleştirmem için sürekli yer baktım ve uygun zamanı kolladım, hiç acele etmedim. Bu arada evlendim kısa bir süreliğine kıraathane işlettim, bir ortağım ile dönerci dükkanı açtım ama beklediğim fırsat görünmeye başlamıştı.   2.3. Asmaaltı Lokantası ve Kervansaray Yemek Fabrikası  Yıl 1996, beklediğim fırsat geldi,  Asmaaltı Lokantasını açtım ve işletmeye başladım. Kendimi gerçek anlamda deneme fırsatını burada yakaladım, çünkü bir ortağım yoktu ve kararlarımı daha gerçekçi alıp uygulayabiliyordum. Çalışanlarıma tek tip bizi temsil eden kıyafetlerden seçtim, temizlik ve hijyen kurallarına aşırı bir şekilde uydum, müşterilerimin memnuniyetlerini onlarla diyalog kurarak öğrendim ve eksilerimi taviz vermeden tamamladım. Çalışanlarıma değer verdim, onların sağlık sorunlarından tutun, taziyelerine, yeni doğan çocuklarına kadar ilgilendim. Bir süre sonra çalışanlarımın bana ait olan iş yerini kendilerine aitmiş gibi çalıştırmaya ve korumaya başladıklarını gördüm. Bu durum çalışanlarım sayesinde bana başarı getirdi.  Bu arada düğün yemekleri de yapmaya başladım. Bir süre sonra, 1000-1500 kişilik düğünlere mutfağım yetmeyince Eski Ayrancı Pazarı diye bilinen yerde tüm resmi izinleri ve İSO belgesi alarak Yemek Fabrikamı kurdum.  Bu durum Kamu kurumlarının yemek ihalelerine girme kapısını araladı ve Adıyaman Kredi Yurtlar Kurumu Öğrenci Yurdu, Eğitim Fakültesi, Adıyaman Doğum Evi Hastanesi, Adıyaman Milli Eğitim Müdürlüğü ve Besni Meslek Yüksek Okulu yemek işlerini aldım. Ayrıca düğün, taziye, toplantı ve özel günlere yemek verdim. Yemek Fabrikamız günlük 7000 kişilik yemek yapma kapasiteli olup, günlük olarak ortalama 6500 kişilik yemek çıkarmaktayız. 45 personel marifetiyle işletilmektedir. Ancak Asmaaltı Lokantasının faaliyet gösterdiği mülk sahibi ile kirada anlaşamayınca yer konusunda arayışlara girdim.   2.4. Kervansaray Lokantası ve Kervansaray Kahve  Uzun süre hedeflediğim Adıyaman’ın en büyük ve lüks lokantasını açma şansına kavuştum. Kervansaray Lokantası adıyla yeni yerimi açtım. Burada daha önce yapamadığım yenilikleri yapma fırsatı yakaladım. Müşterilerim, genelde bürokraside çalışanlar ağırlıklı idi. Bu sırada tamamen tesadüf eseri il dışında tanıştığım Yemen asıllı birinin ki, o da benim gibi lokanta işletmecisi idi,  telkinleri ile bir kahve türünü lokantamda yemek sonrası müşterilerime ikram ettim. Müşterilerim bu yeni kahvemi çok beğendiler. İl dışından gelen bürokratlar memleketlerine döndüklerinde benden bu kahveyi istemeye ve talepleri yoğunlaşmaya başladı. Talepler yoğunlaşınca konu ile ilgili daha ciddi bir çalışmaya girdim, bu bir fırsattı ve bana göre doğru bir yatırım olacaktı. Tanıştığım Yemen asıllı kişi ile irtibatı kesmedim. Adıyaman da bu ürünün üretilebilme ve pazarlama şartlarını araştırdım. Olumlu sinyaller alınca resmi izinlerimi aldım, patent başvurumu yaptım. Gerekli ekipmanı oluşturdum ve Eski Ayrancı Pazarındaki Yemek Fabrikamın üst kısmını kahve üretimi için teknik ve hijyen anlamında uygun hale getirdim. Üretime geçtiğim andan itibaren talebin büyük olduğunu gördüm. Ama ürünüm tanınmıyor ve bilinmiyordu. Bütün Türkiye’yi İl il dolaşarak Kervansaray Kahveyi tanıttım. Ürünüm Kervansaray Kahve adı ile şu an bir kiloluk paketlerde pazarlanmakta, yakın zamanda yarım kiloluk ve daha küçük paketlerde üretimi planladık. Bu sayede ürünlerimizi marketlerde pazarlama şansına sahip olacağız. Trabzon, Elazığ ve Mersin de bayiliklerim var.  Bayilik vermem noktasında halen talep almaktayım.  Kervansaray Kahve ile ilgili olarak henüz ciddi boyutlarda reklam işine girmedik çünkü bir kısım eksiklerimiz var. Bu eksikleri giderdikten sonra reklam boyutuna daha ciddi olarak girebileceğim. Kervansaray Kahve günlük 2000 kg üretime sahip olup, 5 Personel ile çalışmaktayız.  Kahve işini daha da büyütmek istiyorum. Kısmet. Kahve işine başladıktan sonra lokanta işini bırakmak zorunda kaldım. Çünkü artık yetişemiyordum. Kervansaray Lokantasını ortağıma devrettim.   2.5. Osmanoğlu Düğün Salonu  Adıyaman’ın girişinde bulunan Osmanoğlu Düğün Salonun işletmeciliğini 2010 yılında aldım. 500 kişilik kapalı, 2000 kişilik açık alana sahip Osmanoğlu Düğün salonumuzda aynı anda 2000 kişiye 25-30 personel marifetiyle yemek verebilmekteyiz. Yemek Fabrikası, Kervansaray Kahve ve Osmanoğlu Düğün Salonu işimiz faaliyetlerine devam etmektedir.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegle tv türk sohbet cinsel sohbet dini chat etanj armatür juul iqos iluma kuşadası escort çorlu escort izmir escort çerkezköy escort çeşme escort kayseri escort konya escort gaziantep escort fethiye escort bodrum escort