Cüneyt KÖŞE - Tüketici Köşesi
Köşe Yazarı
Cüneyt KÖŞE - Tüketici Köşesi
 

Cam Tavan Sendromu

''Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar" Dr. David J. Schwartz Bir köpek balığı aç halde bir akvaryuma konulur. Köpek balığı akvaryumun her yerinde yüzebilmektedir. Avlayacağı bir şeyler aramaktadır. Sonra akvaryuma küçük bir balık konur. Köpekbalığı küçük balığı yemek için hemen harekete geçer. Çünkü açtır (motivasyon), küçük balığı yiye bileceğine inanamaktadır  (özgüven) ve küçük balığı yemenin kendi ellerinde (kontrol) olduğunu düşünmektedir. Küçük balığı yemek için ilk saldırısında kafasını ne olduğunu algılayamadığı sert bir şeye çarparak şok geçirir. Çünkü bilim adamları küçük balık ile köpekbalığının arasına cam bir bölme yerleştirerek onları ayırmışlardır! Köpebalığı ‘balık aklıyla’ düşündüğünden camı görememekte ama kafasını çarptığında camı algılamaktadır. Sonra bir daha dener, yine kafasını cama çarpar. Bir daha dener tekrardan aynı şeyi yaşar. Tanımlayamadığı bir şey hedefine ulaşmasına ´engel´ olmaktadır. Yaklaşık 48 saat sonra köpekbalığı küçük balığı yemek için uğraşmayı bırakır. Evrensel,´Büyük balık küçük balığı yer,´kuralı, işlememektedir. Büyük balık depresyona girmiş gibidir. Çaba harcamayı bırakmıştır. Çünkü ne yaparsa yapsın o küçük balığı yiyemeyeceğine inanmıştır. Deneyin ikinci aşamasına geçildiğinde araştırmacılar aradaki cam bölmeyi kaldırır. Artık köpekbalığı isterse küçük balığı yiyebilecektir. Önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Çok da açtır! Araştırma ekibi neler olacağını beklemeye başlar. Şaşırma sırası bilim adamlarındadır. Çünkü köpek balığı küçük balığı yemek için hiçbir şey yapmaz! Küçük balığı kovalayıp büyük balığın alanına geçirirler ama yine de yemek için hiçbir hamle yapmaz. Sonuç çok dramatiktir, büyük balık açlıktan ölmek üzere olmasına rağmen yine de küçük balığı yememiştir. Köpek balığı küçük balığı neden yemedi? ‘Aç ama gururlu’ olduğu için mi? Bilim adamları köpekbalığının içine düştüğü ruh durumuna ´öğrenilmiş çaresizlik´demektedir. Öğrenilmiş çaresizlik, bir canlının defalarca denediği halde istediği sonucu alamaması durumunda, bir sonraki denemesinde başarısız olacağını beklemesinden dolayı, deneme cesaretini kaybetip hiç bir şey yapmaması halidir. Bu hale öğrenilmiş başarısızlık da diyebiliriz. Köpekbalığı geçmişteki denemelerinde başarısız olunca, gelecekteki denemelerinde de başarısız olacağını öğrenmiştir. Bu durum bize milyarlarca insanın neden başarısızlık halinde yaşadığı halde başarılı olmak için hiçbir şey yapmadığını açıklıyor. Öğrenilmiş çaresizlik bir daha deneme cesaretini kaybetmektir. Sürekli başarısızlık korkusuyla hareket etmektir. Kendine olan güveninin ´başarabilirim´inancını kaybetmektir. Öğrenilmiş çaresizlik zihne takılı bir piskolojik kelepçedir. …… Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler.  Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.  Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.  Pireler camın ne olduğunu bilmediklerin den, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.  Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı 'hayat dersi'ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam)  kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30cm'den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir. Bu deney canlıların neyi aşamayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir. Bu pirelerin yaşadıklarına 'cam tavan sendromu' denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır. Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. İnsan inandığına denktir. Yapabileceğini düşündüğü kadardır. Sağlıklı ve sorunsuz günler dileğiyle..
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2021 - Cumartesi
Cüneyt KÖŞE - Tüketici Köşesi

Cam Tavan Sendromu

''Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden
imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi
yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak
üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar"
Dr. David J. Schwartz


Bir köpek balığı aç halde bir akvaryuma konulur. Köpek balığı akvaryumun her yerinde yüzebilmektedir. Avlayacağı bir şeyler aramaktadır. Sonra akvaryuma küçük bir balık konur. Köpekbalığı küçük balığı yemek için hemen harekete geçer. Çünkü açtır (motivasyon), küçük balığı yiye bileceğine inanamaktadır  (özgüven) ve küçük balığı yemenin kendi ellerinde (kontrol) olduğunu düşünmektedir.
Küçük balığı yemek için ilk saldırısında kafasını ne olduğunu algılayamadığı sert bir şeye çarparak şok geçirir. Çünkü bilim adamları küçük balık ile köpekbalığının arasına cam bir bölme yerleştirerek onları ayırmışlardır! Köpebalığı ‘balık aklıyla’ düşündüğünden camı görememekte ama kafasını çarptığında camı algılamaktadır.
Sonra bir daha dener, yine kafasını cama çarpar. Bir daha dener tekrardan aynı şeyi yaşar. Tanımlayamadığı bir şey hedefine ulaşmasına ´engel´ olmaktadır. Yaklaşık 48 saat sonra köpekbalığı küçük balığı yemek için uğraşmayı bırakır. Evrensel,´Büyük balık küçük balığı yer,´kuralı, işlememektedir. Büyük balık depresyona girmiş gibidir. Çaba harcamayı bırakmıştır. Çünkü ne yaparsa yapsın o küçük balığı yiyemeyeceğine inanmıştır.
Deneyin ikinci aşamasına geçildiğinde araştırmacılar aradaki cam bölmeyi kaldırır. Artık köpekbalığı isterse küçük balığı yiyebilecektir. Önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Çok da açtır!
Araştırma ekibi neler olacağını beklemeye başlar. Şaşırma sırası bilim adamlarındadır. Çünkü köpek balığı küçük balığı yemek için hiçbir şey yapmaz! Küçük balığı kovalayıp büyük balığın alanına geçirirler ama yine de yemek için hiçbir hamle yapmaz.
Sonuç çok dramatiktir, büyük balık açlıktan ölmek üzere olmasına rağmen yine de küçük balığı yememiştir.
Köpek balığı küçük balığı neden yemedi? ‘Aç ama gururlu’ olduğu için mi?
Bilim adamları köpekbalığının içine düştüğü ruh durumuna ´öğrenilmiş çaresizlik´demektedir. Öğrenilmiş çaresizlik, bir canlının defalarca denediği halde istediği sonucu alamaması durumunda, bir sonraki denemesinde başarısız olacağını beklemesinden dolayı, deneme cesaretini kaybetip hiç bir şey yapmaması halidir.
Bu hale öğrenilmiş başarısızlık da diyebiliriz. Köpekbalığı geçmişteki denemelerinde başarısız olunca, gelecekteki denemelerinde de başarısız olacağını öğrenmiştir. Bu durum bize milyarlarca insanın neden başarısızlık halinde yaşadığı halde başarılı olmak için hiçbir şey yapmadığını açıklıyor.
Öğrenilmiş çaresizlik bir daha deneme cesaretini kaybetmektir. Sürekli başarısızlık korkusuyla hareket etmektir. Kendine olan güveninin ´başarabilirim´inancını kaybetmektir. Öğrenilmiş çaresizlik zihne takılı bir piskolojik kelepçedir.

……

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler.  Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.  Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak
olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.  Pireler camın ne olduğunu bilmediklerin den, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.  Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı 'hayat dersi'ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam)  kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30cm'den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir. Bu deney canlıların neyi aşamayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir.

Bu pirelerin yaşadıklarına 'cam tavan sendromu' denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır. Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. İnsan inandığına denktir. Yapabileceğini düşündüğü kadardır.

Sağlıklı ve sorunsuz günler dileğiyle..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.