Cüneyt KÖŞE - Tüketici Köşesi
Köşe Yazarı
Cüneyt KÖŞE - Tüketici Köşesi
 

İnsan Kalabilmek İçin…

Vietnam savaşı döneminde bir adam her gün beyaz sarayın önüne gelip elinde tek mumla savaşı protesto ediyordu. Bir gün muhabirin biri adama sorar : ‘bu küçük protesto'nun herhangi bir şey değiştirebileceğini düşünüyor musun? ’Adam da yanıt verir. Hayır buraya onları değiştirmek için gelmiyorum ki buraya onlar beni değiştirmesin diye geliyorum. Süregelen bu delirtici katliamın insanlığımı aşındırmasına izin vermeyeceğim. Hakikatin ne olduğunu biliyorum ve bunu söylemeye devam edeceğim, insan kalabilmek için her gün bu küçük görevimi yapmaya devam edeceğim. Ayık ve merhametli olabilmek için ki dünya insanlığımı tüketmesin diye cevap verir. …… Herhangi bir çatışmada çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin hayatını kaybetmesi, ahlaki, etik ve insani soruları gündeme getiren trajik ve derinden endişe verici bir konudur. Bu tür durumları empati, anlayış ve insan hakları ile uluslararası insancıl hukuku destekleme taahhüdü ile ele almak önemlidir. Sivillerin ve çocukların öldürülmesinin mazur görülmesi veya haklı gösterilmesi etik açıdan kabul edilemez. Herhangi bir çatışma durumunda muharip olmayanların zarar görmesini önlemek ve askeri hedefler ile siviller arasında orantılılık ve ayrımcılık ilkelerini korumak için her türlü çaba gösterilmelidir. İsrail-Filistin çatışmasının, şiddet ve insani acı döngüsüne yol açan tarihi, siyasi, bölgesel ve dini karmaşıklıklar içerdiğini belirtmek önemlidir. Çatışmanın nedenleri ve çözümlerine ilişkin tartışmalar genellikle derin ve farklı bakış açılarını içermektedir. Tam bu noktada konunun geçmişini inceleyen okumalar yapma gereği duydum. Araştırmalarımda vaat edilmiş toprakları(!) incelemeye çalıştım. Yahudi halkına "vaat edilmiş topraklar" fikri, dini ve tarihi anlatılarda derin köklere sahipti. Yahudi inancında Vaat Edilmiş Topraklar kavramı, Tanrı ile Kutsal Kitap figürü Hz. İbrahim arasındaki antlaşmayla ilişkilendirilmektedir. İbranice Kutsal Kitap'a göre, Tanrı Hz.İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere mirasları olacak bir toprak vaat etmiştir. Vaat Edilmiş Topraklar olarak anılan belirli topraklar genellikle günümüz İsrail'ini ve Filistin'in bazı kısımlarını içeren bölgeyle özdeşleştirilir. Bu tarihi ve dini anlatı, tarih boyunca Yahudi kimliğinde ve Yahudi diasporasında önemli bir rol oynamıştır. Modern bağlamda İsrail Devleti, Birleşmiş Milletler'in Filistin'i ayrı Yahudi ve Arap devletlerine bölme kararının ardından 1948 yılında kurulmuştur. Bu kararda bölgeyle olan tarihi ve dini bağlar ile Yahudi topluluklarının özellikle Holokost(*) sonrasında yaşadıkları deneyimler etkili olmuştur. İsrail'in kurulması, tarihi İsrail topraklarında bir Yahudi vatanı arayışında olan siyonist hareketin gerçekleşmesi olarak görülmüştür. İsrail'in kuruluşunun bölgede bir çatışma ve gerilim kaynağı olduğunu ve İsrailliler ile Filistinliler arasında toprak, sınırlar ve Kudüs'ün statüsü gibi konularda devam eden anlaşmazlıklara yol açtığını belirtmek önemlidir. İsrail ve Filistin'deki durum, farklı perspektifler ve bakış açıları ile karmaşık ve hassas olmaya devam etmektedir. Yıllar boyunca bölgede süregelen çatışmaları ele almak için çeşitli barış girişimleri ve müzakereler denenmiş, ancak kalıcı bir çözümün zor olduğu kanıtlanmıştır. Birçok kuruluş ve birey barışçıl çözümleri, diyaloğu ve çatışmanın temel nedenlerini ele almaya yönelik çabaları savunmakta, bölgedeki tüm insanların güvenliğini ve refahını sağlayacak sürdürülebilir ve adil bir barış için gerekli koşulları yaratmaya çalışmaktadır. Nihayetinde, özellikle siviller ve çocuklar arasında yaşanan masum can kayıpları, İsrail-Filistin çatışmasına diplomatik yollarla, diyalogla, karşılıklı anlayışla ve ilgili tüm tarafların insan haklarına saygı göstererek barışçıl ve kalıcı bir çözüm bulunmasının aciliyeti yaşamsal önem taşımaktadır. (*) "Holokost" terimi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi ve işbirlikçileri tarafından yaklaşık altı milyon Yahudi'nin sistematik, devlet destekli zulüm ve toplu katliamını ifade eder. 1941-1945 yılları arasında gerçekleştirilen bu soykırım, Romanlar, engelliler, Slav halkları, siyasi muhalifler ve diğerleri de dahil olmak üzere Naziler tarafından istenmeyen diğer grupları da hedef almıştır.İnsanlık tarihinde karanlık bir sayfa olan Holokost, tüm nüfusun yok edilmesini amaçlayan politika ve uygulamaların hayata geçirilmesini içeriyordu. Yahudiler gettolara, zorla çalıştırılmaya, açlığa, acımasız muameleye ve nihayetinde, toplu katliamlar yoluyla ve öncelikle gaz odaları kullanılan imha kamplarında sistematik soykırım anlamına gelen "Nihai Çözüm "ün uygulanmasına maruz bırakılmıştır.Holokost, milyonlarca birey ve aile üzerinde ölçülemez acı, kayıp ve travmalara yol açmıştır. Holokost, 20. yüzyılın en dehşet verici vahşetlerinden biridir ve etkisi küresel çapta yankılanmaya devam etmekte, insan hakları, soykırımın önlenmesi ve bu tür vahşetlerin tekrar yaşanmasını önlemek için hatırlamanın ve tarihten ders çıkarmanın önemi üzerine tartışmaları şekillendirmektedir. " Nerede bir can ölse, Oralı olur yüreğim. Olmalı zaten, Olmasa" İNSAN" Olmaz yüreğim. Ahmed Ârif
Ekleme Tarihi: 21 Kasım 2023 - Salı
Cüneyt KÖŞE - Tüketici Köşesi

İnsan Kalabilmek İçin…

Vietnam savaşı döneminde bir adam her gün beyaz sarayın önüne gelip elinde tek mumla savaşı protesto ediyordu. Bir gün muhabirin biri adama sorar : ‘bu küçük protesto'nun herhangi bir şey değiştirebileceğini düşünüyor musun? ’Adam da yanıt verir. Hayır buraya onları değiştirmek için gelmiyorum ki buraya onlar beni değiştirmesin diye geliyorum. Süregelen bu delirtici katliamın insanlığımı aşındırmasına izin vermeyeceğim. Hakikatin ne olduğunu biliyorum ve bunu söylemeye devam edeceğim, insan kalabilmek için her gün bu küçük görevimi yapmaya devam edeceğim. Ayık ve merhametli olabilmek için ki dünya insanlığımı tüketmesin diye cevap verir.

……

Herhangi bir çatışmada çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin hayatını kaybetmesi, ahlaki, etik ve insani soruları gündeme getiren trajik ve derinden endişe verici bir konudur. Bu tür durumları empati, anlayış ve insan hakları ile uluslararası insancıl hukuku destekleme taahhüdü ile ele almak önemlidir. Sivillerin ve çocukların öldürülmesinin mazur görülmesi veya haklı gösterilmesi etik açıdan kabul edilemez. Herhangi bir çatışma durumunda muharip olmayanların zarar görmesini önlemek ve askeri hedefler ile siviller arasında orantılılık ve ayrımcılık ilkelerini korumak için her türlü çaba gösterilmelidir. İsrail-Filistin çatışmasının, şiddet ve insani acı döngüsüne yol açan tarihi, siyasi, bölgesel ve dini karmaşıklıklar içerdiğini belirtmek önemlidir. Çatışmanın nedenleri ve çözümlerine ilişkin tartışmalar genellikle derin ve farklı bakış açılarını içermektedir. Tam bu noktada konunun geçmişini inceleyen okumalar yapma gereği duydum. Araştırmalarımda vaat edilmiş toprakları(!) incelemeye çalıştım.

Yahudi halkına "vaat edilmiş topraklar" fikri, dini ve tarihi anlatılarda derin köklere sahipti. Yahudi inancında Vaat Edilmiş Topraklar kavramı, Tanrı ile Kutsal Kitap figürü Hz. İbrahim arasındaki antlaşmayla ilişkilendirilmektedir. İbranice Kutsal Kitap'a göre, Tanrı Hz.İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere mirasları olacak bir toprak vaat etmiştir. Vaat Edilmiş Topraklar olarak anılan belirli topraklar genellikle günümüz İsrail'ini ve Filistin'in bazı kısımlarını içeren bölgeyle özdeşleştirilir. Bu tarihi ve dini anlatı, tarih boyunca Yahudi kimliğinde ve Yahudi diasporasında önemli bir rol oynamıştır. Modern bağlamda İsrail Devleti, Birleşmiş Milletler'in Filistin'i ayrı Yahudi ve Arap devletlerine bölme kararının ardından 1948 yılında kurulmuştur. Bu kararda bölgeyle olan tarihi ve dini bağlar ile Yahudi topluluklarının özellikle Holokost(*) sonrasında yaşadıkları deneyimler etkili olmuştur.

İsrail'in kurulması, tarihi İsrail topraklarında bir Yahudi vatanı arayışında olan siyonist hareketin gerçekleşmesi olarak görülmüştür. İsrail'in kuruluşunun bölgede bir çatışma ve gerilim kaynağı olduğunu ve İsrailliler ile Filistinliler arasında toprak, sınırlar ve Kudüs'ün statüsü gibi konularda devam eden anlaşmazlıklara yol açtığını belirtmek önemlidir. İsrail ve Filistin'deki durum, farklı perspektifler ve bakış açıları ile karmaşık ve hassas olmaya devam etmektedir. Yıllar boyunca bölgede süregelen çatışmaları ele almak için çeşitli barış girişimleri ve müzakereler denenmiş, ancak kalıcı bir çözümün zor olduğu kanıtlanmıştır.

Birçok kuruluş ve birey barışçıl çözümleri, diyaloğu ve çatışmanın temel nedenlerini ele almaya yönelik çabaları savunmakta, bölgedeki tüm insanların güvenliğini ve refahını sağlayacak sürdürülebilir ve adil bir barış için gerekli koşulları yaratmaya çalışmaktadır. Nihayetinde, özellikle siviller ve çocuklar arasında yaşanan masum can kayıpları, İsrail-Filistin çatışmasına diplomatik yollarla, diyalogla, karşılıklı anlayışla ve ilgili tüm tarafların insan haklarına saygı göstererek barışçıl ve kalıcı bir çözüm bulunmasının aciliyeti yaşamsal önem taşımaktadır.

(*)

"Holokost" terimi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi ve işbirlikçileri tarafından yaklaşık altı milyon Yahudi'nin sistematik, devlet destekli zulüm ve toplu katliamını ifade eder. 1941-1945 yılları arasında gerçekleştirilen bu soykırım, Romanlar, engelliler, Slav halkları, siyasi muhalifler ve diğerleri de dahil olmak üzere Naziler tarafından istenmeyen diğer grupları da hedef almıştır.İnsanlık tarihinde karanlık bir sayfa olan Holokost, tüm nüfusun yok edilmesini amaçlayan politika ve uygulamaların hayata geçirilmesini içeriyordu. Yahudiler gettolara, zorla çalıştırılmaya, açlığa, acımasız muameleye ve nihayetinde, toplu katliamlar yoluyla ve öncelikle gaz odaları kullanılan imha kamplarında sistematik soykırım anlamına gelen "Nihai Çözüm "ün uygulanmasına maruz bırakılmıştır.Holokost, milyonlarca birey ve aile üzerinde ölçülemez acı, kayıp ve travmalara yol açmıştır. Holokost, 20. yüzyılın en dehşet verici vahşetlerinden biridir ve etkisi küresel çapta yankılanmaya devam etmekte, insan hakları, soykırımın önlenmesi ve bu tür vahşetlerin tekrar yaşanmasını önlemek için hatırlamanın ve tarihten ders çıkarmanın önemi üzerine tartışmaları şekillendirmektedir. "

Nerede bir can ölse,

Oralı olur yüreğim.

Olmalı zaten,

Olmasa" İNSAN"

Olmaz yüreğim.

Ahmed Ârif

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.