Eğitim Bir Sen Kütahya 1 Nolu Şube Başkanı Fatih KÖSE: Gerici, Baskıcı, Militarist, Totaliter Zihniyetin Ürünü Olan ÖĞRENCİ ANDI'nın Kaldırılmasına Destek Vermiştik

Eğitim 19.10.2018 - 14:24, Güncelleme: 13.11.2023 - 06:33 2416+ kez okundu.
 

Eğitim Bir Sen Kütahya 1 Nolu Şube Başkanı Fatih KÖSE: Gerici, Baskıcı, Militarist, Totaliter Zihniyetin Ürünü Olan ÖĞRENCİ ANDI'nın Kaldırılmasına Destek Vermiştik

1933'ten 2013'e kadar okullarda okutulan Andımız, 8 Ekim 2013'ten itibaren okutulmamaya başlanmıştı. Ve Danıştay 8. Dairesi Andımız'ın okullarda tekrar okutulmasını kararını vermesi üzerine Eğitim-Bir-Sen Kütahya 1 Nolu Şube Başkanı Fatih KÖSE, Danıştay’ın Andımız kararını vermesinin doğru olmadığı ile ilgili bir basın açıklaması düzenledi.
Danıştay'ın, iptal kararında ise Bakanlığın bu savunmasına cevap niteliğinde gerekçeler yer aldı. Kararda, dava konusu maddenin 8 Ekim 2013 tarihinde kaldırıldığı anımsatılarak, öğrenci andı okutulmasının 1933’ten bu yana uygulandığı, idari istikrar biçiminde yıllardır okutulan Andımız'ın kaldırılmasının ancak bu değişikliğin hukuka uygun kılacak bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklı olacağı belirtildi. Öğrenci andı metnindeki kavram ve ilkelerin Anayasa’da anlamını bulan kavram ve ilkeler olduğu kaydedilen kararda, Bakanlığın Andın pedagojik olarak çocuklara uygun olmadığı iddiasına karşın, dava dosyasına, eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeler içeren herhangi bir araştırma, inceleme ve tespit raporu da sunulmadığı kaydedildi. Kararda, andın uygun olmayan hava koşulları ve fiziki koşullarda dahi söylenmesine ilişkin olarak ileri sürülen hususların da öğrenci andının özüne değil icra ediliş şekline ilişki olduğu, bu iddiaların da andın kaldırılmasını gerekli kılacak nitelikte olmadığı vurgulandı.   Danıştay 8. Dairesi, 2013 yılında okullardan kaldırılan Andımız'ın yeniden okutulması kararını verirken, Milli Eğitim Bakanlığı'nın davaya sunduğu savunmada ilginç ifadeler kullanıldı. Bakanlık, iptal isteminin reddi için yaptığı savunmada, “Andımız'ın kaldırılmasının Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin göstergesi sayılan demokratikleşmenin gereği olduğu, Andın pedagojik olarak ilköğretim çağındaki çocuklara uygun olmadığı” öne sürüldü.   SİYASİ İRADE KARARINA SAHİP ÇIKMALI, ESKİ TÜRKİYE’NİN HORTLATILMASINA GEÇİT VERMEMELİDİR! Siyasi irade kararına sahip çıkmalı, eski Türkiye'nin hortlatılmasına geçit vermemelidir diyen Eğitim Bir Sen Kütahya 1 Nolu Şube Başkanı Fatih KÖSE, yapmış olduğu basın açıklamasında şunları söyledi: "2013 yılında toplumun büyük çoğunluğunun beklentileri üzerine hukuk devleti olmanın ve demokratikleşmenin bir gereği olarak andımız kaldırılmış ve sivilleşme adına önemli bir kazanım elde edilmişti. Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olan öğrenci andının kaldırılmasına, toplumsal barışın ve uzlaşının sağlanması, demokratik bir Türkiye’nin inşası adına Eğitim-Bir-Sen olarak biz de destek vermiştik. Ancak Danıştay 8. Dairesi, idarenin takdir hakkını hiçe sayarak, hukuki denetimin dışına çıkıp hiçbir pedagojik ve bilimsel verilere dayanma ihtiyacı duymadan ilköğretim okullarında "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmiştir. Pedagojik veya hukuki hiçbir dayanak göremediğimiz gerekçeli kararda, ülke gerçekliği ve toplumsal mutabakat bir yana uluslararası hukuk ve anayasa dahi görmezden gelinmiştir. Danıştay vermiş olduğu kararda, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, darbe dönemi anayasalarıyla şekillenen eski Türkiye’nin ezberlerini gerekçe olarak sunmuş, hukukun evrensel ilkelerini göz ardı ederek toplumsal birliğe ağır bir darbe vurmuştur. Dayatmacı, ayrımcı, dışlayıcı, Türkiye'nin taraf olduğu başta Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşmeye ve doğal hukuka aykırı, eski Türkiye’nin en önemli vasfı olan toplum mühendisliğinin tezahürü, farklılıkları yok sayan hatta zor kullanarak değiştiren, tektipleştirme politikasının esas alındığı, militarist toplum kurma özleminin ürünü olan andımızın tekrar hortlatılması sonucunu doğuracak bu kararı kabul etmediğimizi dile getiriyor; itiraz merciinin adaleti ve hukuku tesis edeceğine olan inancımızı koruyoruz. Bu karar ülkemizde son on beş yıldır insan hakları ve demokrasi alanında gerçekleştirilen atılımların ve kazanımlarının idarenin hukuki denetimini yapmakla yükümlü yargı mensuplarınca halen benimsenemediği ve içselleştirilemediğini göstermektedir. Ne yazık ki yargıyı askeri darbelerle şekillendirilen müesses nizamın temsilcisi konumuna indirgeyen eski Türkiye alışkanlıklarının halen devam ettiği görülmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı başbakan olduğu dönemde andımızın kaldırılması sürecinde şu ifadelere yer vermişti; “Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip'ti. Reşit Galip Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Aynı Reşit Galip insanları kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. 30'larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocukların içtimaya dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz.” Andımızın arka planında hiçbir bilimsel ve pedagojik gerekçe bulunmadığını, 1930lu yılların totaliter rejimlerine öykünmenin çirkin bir tezahürü olduğunu ortaya koyan bu tespit, bugün dahi geçerliliğini ve canlılığını korumaktadır. Mahkemeye göre Millî Eğitim Bakanlığı andımızı kaldırırken bilimsel bir gerekçeye dayanmamıştır. Ancak aynı Mahkeme, andımızın kaldırılmasının eğitime etkileri ya da andımızın gerekliliği konusunda hiçbir bilimsel gerekçe öne sürememiş, kararını hiçbir bilimsel veriye veya araştırmaya dayandıramamıştır. Yine kararda öğrenci andının kaldırılmasındaki eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından araştırma, inceleme ve tespit yapılmadığı ileri sürülmektedir. Oysa ki kararın dayanağı kılınan Millî Eğitim Temel Kanunu ve uzun süredir uygulanmakta oluşunun arkasında eğitim biliminin hangi gereklerinin ve hangi pedagojik formasyon ilkelerin durduğu Mahkemece gözardı edilmektedir. Kararda andımızın “Türk Devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikte” olduğu gibi kerameti kendinden menkul bir gerekçeye yer verilmiş, ancak bunun neye dayanarak tespit edildiği koca bir soru işareti olarak durmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının savunmasında, Danıştay’ın söz konusu kararına adeta mesnet oluşturacak bir tarzda öğrenci andının okunmasının fiziki zorlukları dile getirileceğine, Andımız uygulamasının kaldırılmasının haklı gerekçeleri nitelikli bir şekilde yer alabilirdi. Kanaatimizce, andımızın kaldırma kararıyla ilgili olarak o dönem zarfında ortaya konulan gerekçeler, andımızın uluslararası hukuka aykırılığı, kaldırılması sonrası toplumsal barışa yapmış olduğu katkı, totaliter dönemlerin bir uygulaması olarak bugünün dünyası ve Türkiye’sine uygun olmadığı gibi gerekçeler ve de yasal gerekçeler çok detaylı bir şekilde savunmada bir manifesto gibi yer almalıydı. Buradan Sayın Cumhurbaşkanına ve Milli Eğitim Bakanlığına 2013’te verdikleri bu kararın arkasında durma çağrısı yapıyoruz. Bu konuda sorumluluk siyasi iradenindir.  Danıştay’ın aldığı ideolojik nitelikteki bu karar öncelikle toplumsal barışa ve siyasi iradeye yönelik bir girişimdir. Bu antidemokratik ve evrensel hukuka aykırı karara tepkisiz kalınmamalı, andımızın kaldırılması kararının arkasında durulmalı, insan hakları ve demokrasi alanında elde edilen toplumsal kazanımlar kararlıkla korunmalıdır. " dedi.
1933'ten 2013'e kadar okullarda okutulan Andımız, 8 Ekim 2013'ten itibaren okutulmamaya başlanmıştı. Ve Danıştay 8. Dairesi Andımız'ın okullarda tekrar okutulmasını kararını vermesi üzerine Eğitim-Bir-Sen Kütahya 1 Nolu Şube Başkanı Fatih KÖSE, Danıştay’ın Andımız kararını vermesinin doğru olmadığı ile ilgili bir basın açıklaması düzenledi.

Danıştay'ın, iptal kararında ise Bakanlığın bu savunmasına cevap niteliğinde gerekçeler yer aldı. Kararda, dava konusu maddenin 8 Ekim 2013 tarihinde kaldırıldığı anımsatılarak, öğrenci andı okutulmasının 1933’ten bu yana uygulandığı, idari istikrar biçiminde yıllardır okutulan Andımız'ın kaldırılmasının ancak bu değişikliğin hukuka uygun kılacak bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklı olacağı belirtildi.

Öğrenci andı metnindeki kavram ve ilkelerin Anayasa’da anlamını bulan kavram ve ilkeler olduğu kaydedilen kararda, Bakanlığın Andın pedagojik olarak çocuklara uygun olmadığı iddiasına karşın, dava dosyasına, eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeler içeren herhangi bir araştırma, inceleme ve tespit raporu da sunulmadığı kaydedildi. Kararda, andın uygun olmayan hava koşulları ve fiziki koşullarda dahi söylenmesine ilişkin olarak ileri sürülen hususların da öğrenci andının özüne değil icra ediliş şekline ilişki olduğu, bu iddiaların da andın kaldırılmasını gerekli kılacak nitelikte olmadığı vurgulandı.

 

Danıştay 8. Dairesi, 2013 yılında okullardan kaldırılan Andımız'ın yeniden okutulması kararını verirken, Milli Eğitim Bakanlığı'nın davaya sunduğu savunmada ilginç ifadeler kullanıldı. Bakanlık, iptal isteminin reddi için yaptığı savunmada, “Andımız'ın kaldırılmasının Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin göstergesi sayılan demokratikleşmenin gereği olduğu, Andın pedagojik olarak ilköğretim çağındaki çocuklara uygun olmadığı” öne sürüldü.

 

SİYASİ İRADE KARARINA SAHİP ÇIKMALI, ESKİ TÜRKİYE’NİN HORTLATILMASINA GEÇİT VERMEMELİDİR!

Siyasi irade kararına sahip çıkmalı, eski Türkiye'nin hortlatılmasına geçit vermemelidir diyen Eğitim Bir Sen Kütahya 1 Nolu Şube Başkanı Fatih KÖSE, yapmış olduğu basın açıklamasında şunları söyledi: "2013 yılında toplumun büyük çoğunluğunun beklentileri üzerine hukuk devleti olmanın ve demokratikleşmenin bir gereği olarak andımız kaldırılmış ve sivilleşme adına önemli bir kazanım elde edilmişti. Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olan öğrenci andının kaldırılmasına, toplumsal barışın ve uzlaşının sağlanması, demokratik bir Türkiye’nin inşası adına Eğitim-Bir-Sen olarak biz de destek vermiştik.

Ancak Danıştay 8. Dairesi, idarenin takdir hakkını hiçe sayarak, hukuki denetimin dışına çıkıp hiçbir pedagojik ve bilimsel verilere dayanma ihtiyacı duymadan ilköğretim okullarında "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmiştir. Pedagojik veya hukuki hiçbir dayanak göremediğimiz gerekçeli kararda, ülke gerçekliği ve toplumsal mutabakat bir yana uluslararası hukuk ve anayasa dahi görmezden gelinmiştir.

Danıştay vermiş olduğu kararda, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, darbe dönemi anayasalarıyla şekillenen eski Türkiye’nin ezberlerini gerekçe olarak sunmuş, hukukun evrensel ilkelerini göz ardı ederek toplumsal birliğe ağır bir darbe vurmuştur. Dayatmacı, ayrımcı, dışlayıcı, Türkiye'nin taraf olduğu başta Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşmeye ve doğal hukuka aykırı, eski Türkiye’nin en önemli vasfı olan toplum mühendisliğinin tezahürü, farklılıkları yok sayan hatta zor kullanarak değiştiren, tektipleştirme politikasının esas alındığı, militarist toplum kurma özleminin ürünü olan andımızın tekrar hortlatılması sonucunu doğuracak bu kararı kabul etmediğimizi dile getiriyor; itiraz merciinin adaleti ve hukuku tesis edeceğine olan inancımızı koruyoruz.

Bu karar ülkemizde son on beş yıldır insan hakları ve demokrasi alanında gerçekleştirilen atılımların ve kazanımlarının idarenin hukuki denetimini yapmakla yükümlü yargı mensuplarınca halen benimsenemediği ve içselleştirilemediğini göstermektedir. Ne yazık ki yargıyı askeri darbelerle şekillendirilen müesses nizamın temsilcisi konumuna indirgeyen eski Türkiye alışkanlıklarının halen devam ettiği görülmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı başbakan olduğu dönemde andımızın kaldırılması sürecinde şu ifadelere yer vermişti; “Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip'ti. Reşit Galip Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Aynı Reşit Galip insanları kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. 30'larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocukların içtimaya dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz.”

Andımızın arka planında hiçbir bilimsel ve pedagojik gerekçe bulunmadığını, 1930lu yılların totaliter rejimlerine öykünmenin çirkin bir tezahürü olduğunu ortaya koyan bu tespit, bugün dahi geçerliliğini ve canlılığını korumaktadır.

Mahkemeye göre Millî Eğitim Bakanlığı andımızı kaldırırken bilimsel bir gerekçeye dayanmamıştır. Ancak aynı Mahkeme, andımızın kaldırılmasının eğitime etkileri ya da andımızın gerekliliği konusunda hiçbir bilimsel gerekçe öne sürememiş, kararını hiçbir bilimsel veriye veya araştırmaya dayandıramamıştır. Yine kararda öğrenci andının kaldırılmasındaki eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından araştırma, inceleme ve tespit yapılmadığı ileri sürülmektedir. Oysa ki kararın dayanağı kılınan Millî Eğitim Temel Kanunu ve uzun süredir uygulanmakta oluşunun arkasında eğitim biliminin hangi gereklerinin ve hangi pedagojik formasyon ilkelerin durduğu Mahkemece gözardı edilmektedir.

Kararda andımızın “Türk Devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikte” olduğu gibi kerameti kendinden menkul bir gerekçeye yer verilmiş, ancak bunun neye dayanarak tespit edildiği koca bir soru işareti olarak durmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığının savunmasında, Danıştay’ın söz konusu kararına adeta mesnet oluşturacak bir tarzda öğrenci andının okunmasının fiziki zorlukları dile getirileceğine, Andımız uygulamasının kaldırılmasının haklı gerekçeleri nitelikli bir şekilde yer alabilirdi. Kanaatimizce, andımızın kaldırma kararıyla ilgili olarak o dönem zarfında ortaya konulan gerekçeler, andımızın uluslararası hukuka aykırılığı, kaldırılması sonrası toplumsal barışa yapmış olduğu katkı, totaliter dönemlerin bir uygulaması olarak bugünün dünyası ve Türkiye’sine uygun olmadığı gibi gerekçeler ve de yasal gerekçeler çok detaylı bir şekilde savunmada bir manifesto gibi yer almalıydı.

Buradan Sayın Cumhurbaşkanına ve Milli Eğitim Bakanlığına 2013’te verdikleri bu kararın arkasında durma çağrısı yapıyoruz. Bu konuda sorumluluk siyasi iradenindir.  Danıştay’ın aldığı ideolojik nitelikteki bu karar öncelikle toplumsal barışa ve siyasi iradeye yönelik bir girişimdir. Bu antidemokratik ve evrensel hukuka aykırı karara tepkisiz kalınmamalı, andımızın kaldırılması kararının arkasında durulmalı, insan hakları ve demokrasi alanında elde edilen toplumsal kazanımlar kararlıkla korunmalıdır. " dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dorukmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.